Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

3 Ekim 2007 Çarşamba

OLDU BU İŞ

Yavaş yavaş çözdük burayı. Hatta yorum almaya bile başladım. Önce klasik bir şablon seçmiştim. Kırmızı Lale dedik kendimize ama, yeşermiştik baya baya. Ama Gamze gelince eve -anne burası blogcudan daha basit, her şey hazır, eliniz altında, onu ara bunu ara yok deyince - vallaaa dedim. Oturdu anne şurayı şöyle burayı böyle yapalım dedi ve sayfa şimdilik bu hale geldi. Şimdilik diyorum daha çok oynarız biz. Çok da keyifli oldu. Aynı bloğa başladığımız ilk günler gibi oldu. Szi bilmezsiniz ama sanırım zeya hatırlar. O zamanlar allı pullu simli perili merili bir sayfam vardı. Üstte de hoş geldiniz yazısı:)). Aynı yeni gelinler gibiydi.
Bu akşamki Avrupa Yakasını izlediniz mi.?Bence felaket oldu. Yer yer izlemeye bile dayanamadım. Sanki her tipe bir manyaklık hali yapışması şart. Yeni tipleri başka başka rollerinde yani Gürgen Öz e Televizyon Makinesinde öfkeli kalabalık tiplemesinde ya da Binnur Kaya ya oynadığı tüm dizilerde, filmlerde bayıldığım halde; bura da tahammmül bile edemiyorum. Yaniiii bilemiyorum.
Hatırla Sevgili artık yavaş yavaş bizim dönemlere yaklaşıyor. Elveda Rumeli yi de tuttum. Kışlık dizilerim hazır :)) Ha bi deçak Sırtını izliyoruz. Dizimanya durumları var TV de . Geçen gün kuzenimle konuşuyorduk. İzlediklerimizin hiç biri tutmuyor.Söylediği diz isimlerini bile hiç duymamıştım desem inanın.
Yedi Numarayı hatırlayan var mı. Nalan hatırlar. Çünkü o hala izliyor Dubai'de. Onun TRT de oynadığı yıllarda Nazlı İzmir de öğrenciydi. Kocam da derdiki -Nazlının da keşke böyle bir ev sahibi olsa. Düşünsenize Nazlı yatakta kafasında al bu sütü , yat uyu , İstanbul pilici diyen bir garip kadın. Herhalde vık diye boğardı.
Evet böylece buradaki en uzun ve de kapsamlı yazımı yazmış oldum.

HAZIRA KONDUMM




İkinci yazımın konusu Nalan dan geldi. O buraya taşınınca adı Nalan oldu ama; benim gönlümde hep çöllerin kızı Desertwind.Sobe konumuz okuduğum kitabın 187. sayfasının ilk cümlesi. Tatil dönüşü hoooop ramazana dalıp, iftarlar sahurlar, davetler derken ıkçası yeni bir kitaba başlamadım. Ama en sevdiğim kitaplardan biri olan ZADİE SMİTH e ait İNCİ GİBİ DİŞLERden bir alıntı yaptım. Bu kitapta farklı dinler, farklı renkler ve farklı kuşaklar var. Zaten bende bir paragraf aldım.
''Poopy sonunda, senden hoşlandım dedi.Hemde çok espirilisin,Espirili biri olduğunu biliyormuydun?.
Samat gülerek başını salladı. Komik biri olduğumu düşünmemiştim.
-hayır komik biri değil espirilisin.Develer hakkında söylediğin şey.Gülmeye başladı ve kahkahalar ona da bulaştı
- Ne söyledim.
-yürüken develer hakkında söylediğin şey.
-Erkekler deve gibidir.Yüz tanesinde güvenebileceğin biri bile çıkmaz.
İNCİ GİBİ DİŞLER Romanın 80 sayfalık müsveddesini götürüp yayınevinden 250.000 pound avans alan Zadie Smith, kitap piyasaya çıktığı andan itibaren hem İngiltere'de hem dünyada çok büyük sükse yaptı ve hemen hemen bütün ödüllerde adını bir fırtına gibi estirdi. Öyle ki dünyaca ünlü Guardian gazetesinin bu yıl ilk defa verdiği ödülü kazandığında da, jüride bulunan ünlü romancı Julian Barnes, düşüncelerini şu sözlerle ifade etmişti: "Bir romancı olarak içimskançlık ateşiyle kavruluyor." Peki, ne anlatıyordu ki bu gencecik, yarı-Jamaikalı kız: Her türlü aşırılığın revaçta olduğu Londra'nın kenar semtlerinden birinde, farklı renklerin, farklı dinlerin ve farklı kuşakların, Jones'lar, Ikbal'ler ve Chalfen'ler gibi üç renkli ailenin, çoluk çocuk birbirinden matrak hikâyeleri etrafında, göçmenlerin, geleneklerin, İngiliz orta sınıf ailesinin ve alt-kültürlerin ağzına kadar dolu bir cümbüş sürahisine daldırılıp daldırılıp çıkarılan bir parodisini... İddia ediyoruz ki, milenyumun ilk parlak edebiyatldızı olan Zadie'nin Inci Gibi Dişler'ini ya her gün bir öğün yirmi sayfa eğlence ve keyif şöleni olarak yuvarlayıp bir aylık bir rüyaya yattığınızda, ya da işinizden üç gün izin alarak bir defada oturup gözleriniz kan çanağına dönene kadar yutarak bitirdiğinizde, kesinlikle tadı damağınızda kalacak ve "keşke daha çok sayfa, daha çok olsaydı..." diye söyleneceksiniz. İnci Gibi Dişler, uçuk birzdan delice ironilerle dolu çılgınca bir roman...Çeviren : Mefkure BayatlıEverest Yayınları
not. İmdattttt ben buraya resim ekleyemedimm

2.not:yaşasın Gamze ekledi:)