Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

27 Şubat 2008 Çarşamba

Haftanın ortasından

Haftanın ortasını etmişiz de haberim yok. Dışarda hava misler gibi. Aslında canım dışarı çıkmak istiyor. Ama beynim henüz uyanmadı. Yani beynim ve bedenim henüz iletişime geçmedi. Yoğun bir pzartesi ve salı yaşadım .
Pazartesi Gamsegamse ile Üsküdarda idik. Gidip en geveze balıkçıyı bulup balık aldık. Adam Gamzeye ayak üstü bi sürü hayat dersi, öğüdü verdi. Sadece başımızı salladık. eğer bizde cevap verseydik. Elimizdeki hamsiler kokabilirdi. Sonra da çorapçıya girdik. Sadece çorap satan bir dükkan burası. o yüzden girince neyi alacağınıza , ne tarafa bakacağınıza şaşırıyorsunuz. Bi torbada çorap aldık eve geldik.Eve gelince de dün yani Salı günü gelen misafirlerim için hazırlık yaptım biraz. Karadenizli olmayanların hamsili pilav, bizim işli tava dediğimiz yemeği yaptım.Turşu kavurdum.Pancar çorbası yani kara lahana çorbası yaptım.Yani geleneksel Karadeniz yemekleri.
Salı günü erkenden hortladım. E misafir gelecek ya. Misafir dediğim, en yeni tanıdığım 20 yıllık falandır herhalde. 10 kişiydik.Yedik içtik. Uğurladık.
Akşam , tam yemek yerken zil çaldı. Baktım Zuz. O yemekleri kaçırırmıyım diye güle güle çıktı merdivenlerden. Hemen bir tabak ilave ettik masaya. Birlikte tv izledik. O gittikten sonra gazetelerimi gözlüğümü alıp koşa koşa yatağa gittim. Gerisini hatırlamıyorum. Gazete okudum mu ondan bile haberim yok.Uyandım sabah ile diye bir türkü var ya aynı onun gibi oldu. Şimdiii çok güzel bir hava var ve bunu kaçırmama planları yapmalıyım ...