Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

1 Temmuz 2008 Salı

sabbah sabbah

aaa sabah olmuş dedim. Küp gibi uyumuşum demek. Naziş yürüyüşe çıkmış, Gamsegamse uyumaya devam. Kocam sabah erken gitti zaten. Ben de gözümü açmadan klavye başına oyurdum. Dün bütün gün ev de yoktum. Maillerime neyin baktım. Eve almadığımız bazı gazetelere göz attım. Teknolojik bir kadınım vesselam.

Ben yazın bir tek tatile gittiğimiz dönemlerini sevdiğime karar verdim. Yaz mevsimi doğumlu olduğum halde( uuuy ne dolaştı cümle, kurallara uygun yazılacak diye, şöyle diyebirdim, yazın doğdum), kışı seviyorum ben. Nasılda canlı oluyor insan. Daha yazın başında ben böyle konuştuğunma göre , bütün yaz bu sazı çalacağım anlayın işte.

Kızlar, okul dolayısıyla halalarına gidemiyorlardı. Dün msn de hala kzıyla yazışırken Nazlı,- biz hepimiz evdeyiz bu gün, size geliyoruz demiş. Gittik. Breh, breh , hala da yeğenlerine bir hazırlanmıştı anlatamam. Meral , o kadar merak etmiş ki, bahsettiğim kitabı, - yenge ille bana getir dedi. Götürdüm. Yani görüldüğü üzre , reklamın iyisi kötüsü olmuyor tezi doğrulandı.

Biz de ne piştiyi yazmıyorum ama, bu günlerde sıkça yaptığım bir şey var. Akşamları tv karşısında keşküllü dondurma keyfi. Hazır paketlerde satılan keşküllerden alıp pişiriyorum. Kaseler bölüyorum. Akşam dondurmaları bunun üzerine koyup servis ediyorum. Bolulu Hasan Usta' nın ki gibi olmasa , idare ediyor işte. Geçen yıl Bodrum - Turgut Reis de ki akşam yürüyüşlerinin çoğu O' na doğru olurdu))

Şimdi gidip çayımızın suyunu kaoyayım, Gamsegamse ile şöle güzel bir kahvaltı edelim. Naziş Corn-flakes yiyip işi bitirmiş...