Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

22 Ağustos 2008 Cuma

Tilki Misali

Ben yazımı paşa paşa yazmıştım, resimlerimi de konusu geldikçe ekliyodum, ama birden bi sıkıldım, sıcak bastı , ard arada ekledim resimleri , yığdım tepeleme buraya , şimdi yazı alta kaçtı, bilmem okurmusunuz, bu benim tatilimdi güzel idi hoş idi.

Kaş da ağaçlara yalnız ve korumasız olmadıklarını göstermek için korkuluklar dikmişler . Yanan ormanların görüntüsü içimizi cızlattı.
pupa yelken giderken


hehehe nası poz ama


Kaş da bir siyah Lale
carette caretta yuvası



Patara yolunda bir karpuz çekirdeği
My koca Patara da servis beklerken


Gamsegamse Kalkan sokakların da
nasıl halim çok acıklı mı??

Kafam da denizin rengi, suya atlarken aldığım haz, okuduğum kitaplar, ve onlarca güzel anı ile artık İstanbuldayım. Yani kısaca Lale Has landed, on the İstanbul. Gardını al İstanbul döndüm ben...

Baştan söyliyeyim tatil süper ötesiydi. Yine , annemin deyimiyle , bir yerde durmadan ayağı yanık kediler gibi gezdik. Kalkan, Kaputaş, Patara nasibini aldı. Patara'da dalgalarla yarıştım. Kaputaşda denizin rengini değil renklerini görünce , artık nasıl başka yerde denize gireceğim dedim. Kalkan da denize atlayınca cos sesi geldi benden. En sıcak günü Kalkan da yaşadım. Kaş da Küçük Çakılda o sıcakta deniz nasıl öyle soğuk olabilir şaşarsınız.

Şimdi başa dönelim. İstanbuldan çıktık.Kocam acaba elektrikleri kesilmiş midir diye diye gittik. Gittik ki tabiki de kesik. Hem de iki gün önce kesilmiş. Önce ev de bi toz alma , balkon yıkama faslı , sonra elektrik idaresi.Amma velakin şöyle bir husus var. Kesme sonra geri açma işini özel bir şirket yapıyomuş. Onlar da yoklar.Ama ben acele ediyorum bir an önce denize atlamak için. Onları sıcakta ev de beklemek yani akıl karı değil. Müdüre rica edince birini verdi bize de elektriğimiz açıldı. Hemen ver elini Küçük Çakıl. Hemen suya atladım tabii. Ama Kaşın gençleri şov peşinde , rahat vermiyorlar ki, kayalara çıkıp çıkıp kafamıza atlıyorlar. Ha günahlarını almayalım atlamadan önce ıslık çalıyorlar. İlk günü çaresiz orada geçirdik.
Ertesi günü tatil boyunca en rahat ettiğimiz yer olan Olimpos' a gittik. Yolunuz Kaşa düşerse şiddetle tavsiye ederim. Fethiye yolu üzerin de. Manolya ağaçları altında hasırdan çardaklar, en güzeli de isterseniz denize bile servis yapıyorlar. Kocam bu çardakların içine şemsiye bile koydurdu. Yani siz kurulun şezlongunuza gerisini onlara bırakın. Arka tarafta da çok güzel bungalovları var. Biz çevre gezileri yaptığımız günlerin dışında vaktimizi burada geçirdik. Ha bi de Hatırla Sevgilinin Deniz'i buradaydı. Kaş da küçük bir yer zaten gündüz Deniz de gece çarşı da bol bol karşılaştık. Pek şeker bişi))


Bir gün Akçagerme'ye gittik. Burası da çok güzel bir plaj. Turizm ve Otelcilik Okulu Öğrencileri işletiyormuş. Ama burada öyle ayağa servis falan yok. Gidip paşa paşa kafeterya da ya da restoran da yiyip içeceksin. Onlarda plaja 150 metre falan mesafe de.Yukardaki resimler oraya ait. Ben denize gitmişim yalnız)). Kitap Olasılıksızın 35,baskısı.

Yine bir gün de sabah erkenden hortladık Patara yoluna düştük. Patara ukalalık diye değil bilmeyenler için söylüyorum. Dünyanın 5.büyük plajı eni yer yer 1600mt. ye uşaıyor. Uzunluğu 18 km. Caretta Carettaların yumurtlama alanı olduğu için koruma altın da. Denizi dalgasıyla ünlü. Cup cup atlayacaksın. Patara girişin de çok güzel bir köy var, Gelemiş Köyü. Genelde yabancılar konaklıyor. Çok şirin bir köy. İngiliz filmlerin de izlediğimiz köylere benziyor. Her taraf Pub. O gün Patara da tek Türk bizlerdik, neredeyse.


Patara Plajı.

Biraz da Kalkan maceramı anlatayım. Zuz kafamın etini yedi Kalkana da uğrayın diye. Biz de Patara dönüşü akşam yemeğini de orada yiyelim dedik. Ama ne sıcak size anlatamam. Akşam olmuş , hala ateş püskürüyor. Ben denize giricem dedim. Gamze -yok artık dedi. Kocam - elleme girsin, O Akçay da Alış- veriş yaparken bile bizi bıraktı denize girdi dedi. Ben denize bi atlamışım bir cos sesi çıktı sanki. Deniz Turuaz renginde. O ara gözümü alamamıyorum denizin renginden. Rahatladım çıktım neyse. Kalkan tamamen yokuş bir yer. Daracık sokakları , kendine özgü evleri ve her evin penceresinden, balkonundan sarkan begonvilleri ile ünlü. Ha bi de para birimi paund)))). Her şeyin fiatı paund olarak geçiyor. 900 adet İngilizlere ait mülk varmış. Oturup sohbet ettiğimiz Korsan Restoranda görevinin ne olduğunu bilemediğimiz bir bey, belki de sahibiydi.Bu durumdan çok memnun olduklarını, onlara çalışan acentalar , temizlik şirketleri ve daha bir çok kuruluşun olduğunu, buradaki gençlerin bu saye de iş sahibi olduğunu, kazandıkları paraları Kalkan da harcadıklarını söyledi.

Asıl macera Kaputaş da yaşandı. 187 basamak merdivenle iniliyor plaja. İnmek bişe değil. Mesele çıkmakta tabii. Turkuaz rengi denizi ile ünlü. Ben burada denize doyamadım ama , geri çıkarken, gördüğün göreceğin rahmet bu olsun dedim. Kulağının arkasını gören beni de Kaputaş da görür bir daha. O gece dışarı falan çıkmadan pes yattım tv izledim ev de.

Geceleri çarşıda geçirdik. Bazı geceler Gamsegamse ile kocamı eve gönderip, dolaştığımız yerleri biraz daha ayrıntılı dolaştık kızımla sarmaş dolaş. Buzlu bademler yedik, alış verişler yaptık.

Sonun da tatil bitti , döndük.Hatırlatmadan geçmek istemiyorum Afyon yolu üzerinde Adalya Dinlenme tesislerin de çok güzel , kocaman bir kitapçı var. Her aradığınız türde kitap , son çıkanlar da dahil. İkin gün önce piyasaya çıktığını duyduğum kitap bile vardı. Orjinal, bandrollu ve buranın yarı fiatına üstelik. Bir kaç kitap aldık oradan. Bu rada tatilde üç kitap okudum. Onları da zaman zaman yazarım artık.
Eve geldik ev misler gibi. Naziş temizlik yapmış. Biz girince dağıldı tabi)). Zuz İngiltere den dönmüş, hediyelerimiz yataklarımızın üstüne dizilmiş)). Beyoğlu ekibim de tatilini tatmamlamış dönmüş. Eh daha ne olsun.

Ertesi gün aklıma geldi, kocama gel sen iş başı yapmadan bir de Eyüp Sultan yapalım dedim. Neyse kırmadı beni. Oya ya da haber verdik onunla da Eyüp isklesin de buluştuk. Ama karı koca Haliç de yaptığımız vapur seyehati de çok güzeldi. Eyüp Sultan Camisine gittik. Çok kalabalık değidi. Dönüşte iskelede balıkçı teknesine de yemek yedik. Oya'mı da çok özlemiştim bol bol sohbet ettik.
Bu gün de İlmiyem hadi gel çok özledim dedi. Gelirim be yav dedim. Gamsegamse ben de gelirim dedi, programı yokmuş. Balkonu püfür püfürdü. Okey oynadık İlmiyemin kızı Seda dördüncümüz dü.

Gördüğnüz gibi İstanbu' a da hızlı bir giriş yapmış bulunuyorum hadi hayırlısı....