Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

21 Kasım 2008 Cuma

Teyzelerden devamm


Ben köyümüüüü özledim. Uçan da kuşlara malum olsun ben köyümü özlediiiim. Şu gördüğünüz ağaçlı alan var ya tam onun karşısı bizim ayile apt nin olduğu yer. Yani balkonlarında denize bakaaa bakaaa teyzelerle dayılarla kuzenlerle geyik yaptııım. Kahvaltı masalarının en az on kişi akşam masalarının ise kaç kişi olacağının kestirelemediği yer. Bütün daire kapılarının kapı çalınmadan tokmağı çevirip girildiği Aneannemin benim yolumu dürbünle beklediği yer . Kaç kişinin anneannesinin boynunda dürbünü vardır he sorarım size. Şimdi giriş niye derseniz , bu gün teyzeme gidince hep de ORDU dan konuşunca , ben de geçtiğimiz yaz gitmeyince çoook özlediğimi anladım da ondan. Neyse bu güne dönelim biz.

Kocam gece yarısı rüzgarın sesine uyanınca , uyumakta olan bana söylediği söz , fırtına var yarın gitme sakın. Niye ki demişim, kızlar okula gitmeyecek mi? onlar da karşıya geçiyo hoş. Cevap - yarın bakarsın havaya oldu. Ama sen mutlaka bi arıza çıkarırsın da ondan diyemedi zaar. Sabah kalktım hava rüzgarlı fakat dışarı çıkınca oooh dedim ya, misss. Tıpır tıpır yürüdüm , hiç bir aracımı da kaçırmadan tıkır tıkır gittim. Yalnız doğrusunu söylemek gerekirse deniz sanki kaynağan bir kazan gibiydi. . Kuzen Gülden le buluştuk, teyzeme vasıl olduk. Masa hazırdı aynen dediğim gibi . Teyzem börekleri yapmış , çayı demlemiş, masayı tv nin karşısına kurmuş. Eniştem sucukları doğruyordu. Turşu da kavrulmuştu. Bir erik reçeli vardı breh breh. Seneye bana özel yapacak ondan. Sonra kahve faslı . Arkadaşlar inanmazsınız falım da pelikan çıktı. Bakın şimdiye kadar hiç pelikan çıkmamıştı. Hani denizde olur, ağzının altı torba gibi olur diye tarif ede ede heeee dedik pelikan bu. Helal olsun teyzemeeee, pelikanlı falım bile oldu. Bizim sohbet muhabbet iyiydi ama bizim evin telaşe müdürleri rahat verseler, önce kocam aradı - lale çok fırtına var -
-e hani nerde burada öle bişe yok.
- Yalova da vapurlar falan çalışmıyomuş
- Hasbinallah
- demekki buralara sona gelecek
Sonraki telefon telaşe müdürünün yardımcısından , Gamsegamseden
- anne ben vapurdayım, Kadıköye geçiyorum, çok fırtına var
Hay Allah ikiside böyle dediğine göre ben geç kalmayayım
Teyzem girer devreye - yat yat bura da yat.
Sonun da belki bir , bir buçuk saat sonra kalkacaktım ama kalktım. E biraz rüzgar vardı ama uy sanki ilk kez rüzgar, lodos gördük. Gülden le dışarı çıkınca ille de bir kaç yere girip bir şeyler almadan da edemeyiz. Bi de birbirimizi gazlamalar. İki tane termofor aldım. Çocukluğumdan o kadar termoforlu anılarım var ki bi gün yazıcam unutmazsam.Çok şekerler karali kareli kılıfları da var. Ama ben onlara kendi elcağızlarımla da örücem kılıf. Neyse gelirken balık pazarına da uğradım. Bi fırın palamut çekeyim akşama şunlara dedim, madem erken geldim . Ama hamsileri görünce pırıl pırıl hamsi alıp geldim.

Hafta sonu yağışlı bir hava bekliyormuş bizi. Henüz kesinleşmiş hiç bir programım yok. Bakalım ne gele gele.
Son dakika notu:
Şu an da haberler de , İstanbul da oturanların programlarını yeniden gözden geçirmeleri öneriliyor. Demek ki program; film , kitap , çay ,kahve

öyle işte

Canım yazmak istemedi , geldim gittim buralara. Çok kayda değer birşey de yapmadım bu arada. Cancan geldi gitti, yemekler pişti, dışarlara çıkıldı. Bel ağrıdı hem de çok ağrıdı. Bengay kokuldu buram buram . Ama ondan başkası da iyi gelmedi.

Yine üç kitaba aynı anda başlandı. hepinizin okuduğu kitaplardır sanıyorum biraz geç kalındı okumaya. Bir şeyden çok söz edilince okuyamıyorum. Kitaplarım Veda -Ayşe Kulin, Gece Sesleri -Ayşe Kulin ve Latife Hanım-İpek Çalışlar. Neden üç kitap diye yeni okumaya başlayanlar soracaktır. Aç gözlülük diyelim )).


Yarın sabah erkenden çıkacağım evden Teyzeme gideceğim. Kuzenlerle birlikte. Şimdi erkenden kalkar börekleri yapar, turşu kavurur, kendi yaptığı çeşit çeşit reçelleri koyar. Ne kadar erken gidersek gidelim de hep geç kaldınız der. Sonra da ille de gece de kal diye tutturur. Eniştem tüm yeğenlerinin içinde en çok beni sevdiğini söyler Gülden'i çatlatır:)). Sonra kahve içeriz bize fal bakar, hepimizin falında balık ve kuş çıkar. Uzun yol çıkar. Yeni aldığı kıyafetleri giyer giyer bize gösterir. Mutlaka altına giyeceği ayakkabıyı da giyer , koluna da uygun çantayı takar. Çok komik bir anımız var onunla tabi bana komik. Onun Ordu da ki evindeyiz bir yaz. Biz kızlar, kuzenler cümbür cemaat denize indik. Geldik ki üstünde benim elbisem, tutturmuş bu bana çok yakıştı bana ver diye. Kızları zor vazgeçirmişti, anne sana olmaz diyerek.Üstteki resimde beş teyzeden üç tanesi ve yeni bebeği olmuş bir kuzen var. Ordu- Çambaşı yaylasındayız, Dayım arkadaki kasap da et seçiyor. Geri kalanımız arabalarda oflayıp poflamak da, hadi gelin artık diyerek. Kırmızı pantolana dikaktinizi çekerim.Benim çocukluğuma gelen gençkızlıkları hala hatırım da. Ama onların ruhu hala o günlerdeki gibi. Kendileri gibi kocalarda buldular da sorun çıkmadı hiç ))

Ev de durum aynen bildiğiniz gibi, haftaya Gamsegamse'nin ıvizeleri başlıyor artık kağıtlar içinde yüzeriz. Odası dışında her yerde ders çalışır çünkü.

Öyle işte dedik başladık böyle işte deyip bitirelim yazıyı.Fonda İstanbul da Sonbahar çalıyor, Nil Karaibrahimgil söylüyor.