Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

23 Kasım 2008 Pazar

Karaköy iskelesine ağıt. Benim de bir tarihim var yaa


Evet aynen başlık da okuduğunuz gibi benim de bir tarihim var herkes gibi, ama benim tarihime tanık olan bir yapı dün gece battı.

Karaköy İskelesinden söz ediyorum. Tarih 1974 yılları falan. Daha lise yıllarımız yeni başlamış. Aysel'le buluşma yerimizdi. O Kadıköyden ben Fındıkzadeden gelirdim orada buluşurduk. O zamanlar böyle sık iskeleler yok, motorlar böyle vızır vızır değil. Motorlar ancak sis bastırınca çıkarlardı ortaya dolmuş yaparlardı. Karaköy iskelesinde çok güzel bir kitapçı vardı. Çoğu kitaplarımı orada Ayse'li beklerken almışımdır. İskelenin tam karşısında Murat Pastahanesi vardı, hala var mı? bilmiyorum. Yıllardır gitmedim. Orada yediğim şahane şekerparelerin tadı hala damağımdadır. Karaköy iskelesi yüzer bir iskeledir. Biraz fazla kalsanız aynen deniz tutmuş gibi olursunuz. Benim öyle araç tutmalarım falan yoktur ama orada biraz fazla oyalansak aynen leyla olurdum..


Karaköy de buluşma nedenimiz sanırım hemen tünelden Taksim' e çıkmak içindi. Neden direk Taksim de buluşmazdık hatırlamıyorum. Sanırım Aysel bu yolu yalnız gitmemek için beni kekliyordu:)). Trafik o zaman da sorundu İstanbul da. Ben Beyazıt da otobüsten iner. Çınaraltından aşağı, Nuruosmaniye falan inerdim Mısır Çarşısına, oradan karşıya geçer, Galata köprüsünü koşa koşa geçer Karaköye varırdım. Cep telefonu falan yok akşamdan randevulaşırsın, evden çıkarken de şuraya gidiyorum dersin olur biter. Çıkış saati ve eve gidiş saati arasında evle kontak kopuk. Şimdi biz kızlarla ders aralarında bile konuşuyoruz. Bir de merak eden olursa kızardık üstelik.

Dün gece battı gitti, benim 15 yaşındaki ayak izlerimle...