Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

28 Nisan 2009 Salı

Benim Beyoğlum geldi )))), gitmem gerek hehehe. Eniştemin hastalığı, aramıza katılan Cancan, benim bu sene sık sık hastalanmam, en sonunda da alerji nedeniyle ihmal ettim Beyoğlunu bu yıl. Anam ne uzun cümleydi o , yazarken bile şuradan bi kesik atsam dedim.
Herneyse anladınız. Şimdi saat sabahın körü ama iki saat falan sonra çıkarım sanırım.

Dışarda lodos mu var acaba, henüz bakmadım da:)), başım aynen lodoslu havalarda ki ağrımakta. Bu kış bana hiç iyi gelmedi . Bakalım yaza. Yaz programım temmuz da Ordu. Ev halkına ilan ettim gelen varsa da yoksa da ben gidiyorum. İsterseniz önce ben giderim, sonra gelirsiniz, ya da birlikte gideriz siz biraz kalır dönersiniz. Geçen sene mırım kırın ettiler, gitmedik hiç birimiz. Ama bu sene kaçarı yok.

Yazamadığım günlerde ne yaptım onu anlatayım biraz. On, onbeş yıl sonra ilk kez Bahçelievlere gittim. Benim Kocanın Yengesi oraya taşındı. İki ay önce kızkardeşini kaybetti. Ama burada olmadığı için telefonla başsağlığı dilemiştik. İstanbula geldim , hadi gelin diye arayınca görümcelerle hemen ekibi kurduk, Nazlı ve Meral de 23 Nisan tatlinde olunca , hadi biz de gelelim dediler . Amannn ne uzun yolmuş. Karşıya geçtikten sonra bir saat daha gittik, trafik de yoktu ha. Ama benim gençlik güzergahlarımdan geçmek pek eğlenceliydi. Daha Sirkeciden başladım ben, bakın şura, Babamın yazıhanesinin olduğu han. Beyazıta geldik - ay burada hep trafik tıkanırdı ben otobüsten iner, yokuşaşağı koşa koşa iner, Tahtakale mahtakale , Mısır Çaçrşısının kapısından dışarı çıkardım. Aksaraya geldik - Nazlı bakkk, Pertevniyal Lisesi, Dayın burada okudu. Bak bak burası alt geçit bir gece yanmıştı. Bak buradan da bizim eve gidiliyordu. Biraz gidince burası Haseki, halamlar oturudu. ayyy işte Fındıkzade , şuradan Kızılelmaya çıkılır. Bak bizim ev neredeyse görünüyor. Sen ilk banyonu bu evde yaptın. Ah okul yıllarım, Yasemin, Nermin , Deniz, Semahattan oluşan beli çete. Kolkola caddelerde yürümeler, gülüşmeler.

Böyle diye diye gittik Şükran Abla'ya. Kızı Elif de evdeydi , Kocamın halasının kızı , kıznın kızı derken koca bir grup olduk. Şimdi anlatırken size uzak gelebilir ama biz birbirimizi pek severiz. Beril adını vermeyeceğim bir tv kanalında yayın müdürü. Ne komik maceralar anlatır bize. Elif desen Şükran yengenin kızı yani ev sahibinin, ayrı bir çatlak, biraz daha fazla oturalım diye dört kişilik arabasına herkesi sığdırabileceğini iddia etti:)).Elif bir zamanlar ilaç fabrikasında çalışırdı, ilaç mümessili olarak, O'nun doktorlara vereceği ilaç numunelerini , Şükran Abla bize dağıtırdı)). Elif de - Anne işe de sen gitsen keşke derdi . O zamanlar aynı apt de oturduk. Bizim meeşur aile aparmanın da. Şimdi ziyafet sofrasından bahsedelim biraz. Tamamiyle yöreseldi ve çook duygusaldı heheheh. Şükran Yengeye özel, fırınlanmış keşkek. Amanın bu keşke pişiyor, bir tepsiye dökülüyor, etler de üstüne dizilip yallah fırına. Sonra bakla dolması , hah işte bunu hiç biriniz bilemezsiniz. Bana da yap demeyin çok meşakkatli bir iş. Baklalar akşamdan ıslatılacak, tek tek kabukları ayıklanacak. iri doğranacak bi sürü iç malzemeyle karıştırılıp yaprakla sarılıcak. Aynı dolma sardığımız gibi. Sonra tencerenin altına kemikli etler. Üstüne dolmalar, en üste pastırma dilimleri ve salçalı soğanlı bir sos yapılıp dökülecek ve ağır ataeşte tıngır mıngır pişecek. Evlendikten sonra tanıştığım bir lezzet ama inanılmaz bir şey. Nazlı yumuldu dolmalara, naaapsın bir daha ne zaman bulacak hehehehe. Sonra bakim ne vardı başka ha yine Niksar'a özgü tarhana çorbası. Sizin bildiklerinizden değil bu beyaz. Biz de boş gitmedik herhalde , diğer gelenlerle de masa doldu taştı. Yedik içtik döndük evimize.

Dün Gamse okula gitmedi. Bizim de pazarımız dı. Saatlerce pazarın altını üstünü getirdik. ben yine ev elbisesi aldım kendime, çok seviyorum onları yav. Hemide iki tane aldım. Ayıprır söylemesi ben öyle ev de folloş folloş eşofmanla gezemem de:)). İşim bitince eğer evdeysem şöleeeeee ev elbisemi giyerim. Çayımı kahvemi koyarımmmm. Öle işte.

Gamse'nin sınavları bitti, sonuçlar süperr, Naziş' se seminerler , veli toplantıları nedeniyle eve çok geç geliyor, sınıf gezileri ve yıl sonu etkinlikleri dolayısıyla da çok yoğun, Zuz ilk tatile çıkacak olmanın hazırlıklarında , koca çalışıyor çalışıyor . Evden haberler de böyle. Ha Cancan da ellerinizden öper artık 10 aylık koca bir delikanlı. Müzik eşliğinde rock bile yapıyor. Yaparken ki çığlıkları sokaktan duyuluyor. Bir gün size şöyle rock videosu koyayım da görün. Kafa göz nasıl sallanıyor.

Şimdiii geldi çattı ayrılık vakti. Ben önce kendime küçük yollu bir tost çekeyim. Sonra yolar yollar.


Not. dün gece geç saate telefon çaldı. Harika bir haber geldi. Arayan eniştemin kardeşi Saadettin abi idi. Önce yüreğim hopladı ama meğer müjde vermek için aramış. Eniştem konuşmaya başlamış ve hiç susmuyormuş:)). Bana pantolonumu giydirin artık demiş. Süper süperrrrr.Bilmeyenler için eniştem , kurban bayramının birinci gününden itibaren bilinçsiz yatıyordu. Ufak hareketlerine bile biz heyecanlanırken doktorlar o hareketlerin bilinçsiz , istem dışı hareketler olduğunu söylüyorlardı.