Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

9 Mayıs 2009 Cumartesi

Uyuuuşuuk , miskinnnn tipsiz bir cumartesi, kızlar kahvaltı sonrası dolaplarını alaşağı ettiler, ortalık darmaduman oldu. Şunlar artık birine ver diye koridora atılanlar mı?, bunun benim dolabımda ne işi var diyerek yeniden koridora saçılanlar mı??, sonra acıktık demeler mii, sonra da alıp başlarını gitmeler mi??. Seçin beğendiğinizi.

Bir kitabım var neyseki hevesle başlamayı beklediğim, Cancan getirmiş perşembe günü gelirken. Ay artık çok hızlı emekliyor, bay bay gel gel yapıyor , suratına bakıp hah diyor o ne demekse. Sokağa çıkarken ve eve girerken çığlıklar atıyor, biri sevinçten diğeri de içeri girmemek için.


Dün biraz okey oynadım arkadaşlarımla yemek yedim. Hiç tatmadığım bir yemek yedim. Arpa şehriye ile yapılmış pilavın üstüne tavuk butunun baget kısmı ayrılmış, yani sadece kalça kısmı kalmış . tavuklar baharatlanıp biraz kızartılmış, sonra domates ve biberle sotelenip, arpa şehriye pilavının üstüne yerleştirilmiş. Biraz böyle fırınlandıktan sonra üstlerine dilim kaşar koyulup tekrar fırınlanmış ve inanılmaz bir lezzet çıkmıştı ortaya.

Şimdi sıra kitabımda

Kitabımın adı Limon Ağacı. Alınacaklar listesindeki bir kitaptı , isabet oldu Cancan getirdi. . Biraz tanıtayım kitabı size


1967 yılının yaz aylarında, Altı Gün Savaşı'ndan uzak olmayan bir tarihte, genç bir Filistinli adam ve iki arkadaşı İsrail'in Ramla kasabasına giderler. Onlar kuzendir ve yaklaşık yirmi yıl önce ailelerinin terk etmek zorunda kaldığı, çocukluklarının geçtiği evi görmek isterler. Bir kuzenin yüzüne kapı kapanır, diğerinin ailesinin evi okula dönüştürülmüştür fakat öbür kuzen olan Bashir, kendisini içeri davet eden Dalia tarafından karşılanır.

Bir Arap ve bir Yahudi ailesinin ilişkilerinin başlangıç noktası budur. Bashir babasının dikmiş olduğu limon ağacında bir sahipsizlik ve işgal duyguları içinde olur.1948 yılında küçük bir çocuk iken Bulgaristan'dan kaçak olarak gelmiş olan Dalia Soykırım tarafından yok edilen bir umut ışığı görür. Onlar kaçınılmaz olarak kendi yazgılarını yaşamışlardır ve bu İsrail-Filistin tarihinin bir küçükevrenini oluşturmaktadır.

İki genç insanın başlattığı diyalog bölgenin barış umudunu ortaya koymaktadır. Limon ağacı simgesel olarak bölgede huzurun mümkün olduğunu anlatmaktadır.



Ayyy öğünmek gibi olmasın da yine ne kaaa doyurucu bi yazı yazdım. Yemek tarifleri mi? dersinizi, kitap tanıtımları mı? dersiniz, evden haberler mi ? ne isterseniz var. Daha ne istiyosunuz bundan iyisi Şam da kayısı.Bu yıl rahat bir yaz geçirecekmişiz kocam müjdeledi, ayilemizim meteoroloji uzmanı olarak, bunalmayacakmışız. Aha hava raporu da verdik hem de gelecekten ooooo uçtuk biz uçtuk

İyi bir hafta sonu olsunnnn