Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

16 Mayıs 2009 Cumartesi

Boyalı Kuş



Bu gün çocukluk ve ilk gençlik çağımda beni en çok etkileyen kitap hakkında yazıyorum. Bu bir mim konusu. Sanem'den geldi. Bir çok adı var. Lunaparkta yaşamak, çatlakkiremit ve kamikaze. Sanem beni uzun süre dışardan takip etti. Neredeyse hiç bir yazımı kaçırmadı hepsine yorum yazdı , mail attı ve sonunda da blog açtı. Çok da iyi etti. Artık mim yazmayı sevmiyorum ama bunun konusu bana çok hitap etti yazmadan edemedim doğrusu:))


Ben çok kitap okunan bir ev de büyüdüm. Özellikle babam çok iyi bir okuyucuydu. Kitaplar kitapçıya gelir gelmez ilk babamın haberi olurdu ve öyle bir iki tane değil ne kadar kitap geldiyse hepsinden gelirdi eve. O yüzden çok zengin bir kitaplığa sahip olduk hep. Bizim için ayrıca Milliyet Çocuk Kitapları gelirdi. Ben bununla yetinmez mahalle de ne kadar kitap okuyan varsa onların kitaplığına da dadanırdım.

Bu sözünü edeceğim kitabıda mahalle komşumuzun kitaplığından aldım. Sanırım 12-13 yaşlarında falan olmalıydım. Şoklar içinde okudum. Değil benim yaşıma göre bir yetişkin için bile oldukça sert bir kitaptı. Şiddetin her türünü ve cinselliği ilk kez bu kadar açık bu kitapta gördüm. Şiddet öyle böyle bir şiddet değildi. Kaşıkla gözü oyulan adam, o gözlerle oynayan kediler yıllarca gözümün önünden gitmedi. Sonra o kitabı kendi kitaplığıma da aldım. Bir gün Zuz bana bir kitap tavsiye et dedi bu kitabı söyledim. Arkadaşlarına ablamın tevsiye ettiği kitaba bakın demiş:)))Hala kitabın adını söylemedim mi, hehehehehhe. Jerzy Kosinski'den Boyalı Kuş. Bana bu kitap için en uygun kelimeyi söyle deseler demir leblebi derim. Bu kitabı sonraları kaybettim, ya bir taşınma sırasında ya da birine verdim unutuldu. Yıllar sonra bir ikinci el tezgahında yeniden rastladım bu kitaba , elime aldım kapağını açtım ve kendi el yazımla yazdığım notu gördüm.Gözlerime inanmadım o mu beni buldu , benmi onu buldum bilmiyorum ama bir şekilde yeniden buluştuk. Şimdi yeniden benim kitaplığımda . Nerelerde yolculuk ettiyse biraz yıpranmış ama yeniden kendi evinde.


jerzy kosinski 1933 yılında polonya'da dünyaya geldi. eğitimini polonya'da tamamladı ve öğretim görevlisi olarak varşova bilimler akademisi'ne girdi. 1957'de bir bursla amerika'ya gitti. burada yayımladığı yapıtlarıyla birlikte kosinski, amerikalı bir yazar olarak tanındı. 1965 yılında yayınlanan "boyalı kuş" (the painted bird) ilk önemli ve en tanınan romanıdır; tercüme edildiği tüm ülkelerde de en çok satan kitap olmuştur.Jerzy Kosinski, olağanüstü yaşantısı kadar, yazdığı rahatsız edici gerçeklikte hikayelerine pek "yakışan" ölümüyle de sıradışı bir yazardı.

Benim özel notum:Kosinski'nin ölüm şeklini sıradışı olarak belirtilmiş ama çoğu yerde nasıl bir şekil olduğu açıklanmamış. Bu marjinal yazar , banyoda başına naylon torba geçirerek intihar etmiştir
.


Kitabın konusuna gelince;

savaşın ilk haftalarında nazi karşıtı baba "başına bişey gelir" endişesiyle 6 yaşındaki çocuğunu doğuda uzak bir köye gönderir. bakımını üstlenen yaşlı kadın ölünce bir başına kalan çocuğun "başına birçok şey gelir."
çocuk uygarlıktan uzak kalmış, savaşın ve yoksulluğun "hayvanlaştırdığı" köylüler arasında yaşamaya başlar. köylüler sarı saçlı mavi gözlüdür. çocuk ise esmer kara kaşlı kara gözlüdür, burjuvadır. köylülerin değil okumuş burjuvaların dilini konuşur. yahudi ya da çingene zannedilir. alman işgalindeki topraklarda böyle bir çocuğu barındırmak tüm köyün yakılmasına sebep olacaktır. çocuk * köyden köye geçerek kendine kalabileceği güvenli bir yer arar ama böyle bir yer yoktur. savaş ve yokluğun daha da vahşileştirdiği köylüler, henüz 6 yaşında olan bu çocuğa vahşeti öğreteceklerdir.

not: Resimde görülen kapak resmi, benim kitabıma ait. Şimdi satılan baskılardaki kapak bu değil