Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

6 Ağustos 2009 Perşembe

abidik gubidik hayat,

Nasılsın derseniz bana, hışırım derim. Hışırın anlamı, parçalanmış, un ufak edilmiş, işe yaramaz hale getirilmiş demektir kanımca.

Beni bu hale getiren Cancan'dır. Hiç yıldızı barışmadı benimle. Her fırsatta saldırıya geçti, her boş anımı yakaladığında önüne neresi gelse ısırdı. Hele yere eğilmiş bir şey alırken , topuğuma bile diş geçirdi ya, helal olsun ona. Neyseki iki kez uyudu, annesi ve Zuz da erken geldi de ben canımı kurtardım. Bu günkü favorisi Gamse Ablasıydı, tüm gülücükler O'na, tüm öpücükler ona, her tarafı diş izi ola ben. Nasıl bir adalet bu anlamadım.

Güne Zuz'un -Ablaaaa, yoldayız, açız, kahvaltı falan etmedik telefonu ile başladık. Ben de yeni bir şey söyleyecek sanmıştım. Ayol sen bize gelirken hep yoldan arayıp - açıım diye bağırmıyormusun. Neyse hemen çayı koydum, Masayı hazırladım. Dünden yaptığım patatesli ruloların bir tepsisini dolaba koymuştum, hemen onu da fırına attım. Zeytinyağlı dolmalardan da koydum masaya. Siz onların kahvaltı dediğine bakmayın, gelmeleri masaya oturmaları 11.30 u buldu. Ben tabi çayımı içmiştim.


Akşam TV de not; seni seviyorumu izledim. Ordu'dan gelirken , otobüste biraz izlemiş , sonra höngürdeyeceğimi anlayıp vaz geçmiştim. Onun yerine Boley'in Kızı' nı izlemiştim. İyiki de izlemişim çok güzeldi. Kitabınının ansiklopedi gibi kalınlığı yüzünden bir türlü okumamıştım. Not; Seni Seviyorum, güzel bir aşk filmiydi.

Yarın için planım yok şimdilik. Hava azıcık serinlesin , haliç vapuru ile gerçekleştirilecek bir planım var.E hadi gittim ben .

BERAT KANDİLİZ KUTLU OLSUN