Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

12 Ağustos 2009 Çarşamba

ben bu gün

Dün akşam Kirpinin Zarafetini bitirdim. Hiç beklemediğim bir şekilde bitti. Bi de baktım ağlıyorum. Çok beğendim. Ben yeşil çayımı bazen yaseminli içerim ama hiç yasemin çayını katkısız içmedim. Bu kitabı okurken , bir taraftanda yasemin çayı içmek çok keyifi olurdu. Hatta kaymaklı ekmek kadayıfı gibi olabilirdi. Kocam bir kitabı bir günde okuyup bitirmenin zevki nerede? dedi. O'nun gibi okuyacakmışım, her akşam 50 sayfa yeterliymiş. İyide -nasıl yetişcem? dedim, nasıl? dedi. Yani habire kitap basılıyo, ölene kadar zaten kaç tane okuyabilirim dedim. Bakışını görmeliydiniz.

Sabah evcek evde uyandık. Sabah keyiflerimi mahvettiniz yav, ne zaman dağılacaksınız işinize gücünüze dedim. Sabahları yaptığım o kahve , yeşil çay keyifleri bitti. Şimdi ben kalkınca , her odadan biri çıkıp, kahvaltıya ne yapacaksın diye soruyor. Kahvaltı bitince de herkesin o anda ya telefonu çalıyor ya işi çıkıyor.

Okunmamışlar rafımdan, KATRE-İ MATEM'i aldım. Anlayacağınız bu gece Lale Devrine dalış yapıyorum.

Nazlı bu gün alerji testi oldu. Ev tozlarına ve akarlara alerjisi çıktı. Toz al dediğimde - Ayşe Hanım gibi alırım derdi. Ayşe Hanım bizim yardımcımızdı, eşyaları , örtüleri hiç kaldırmadan çevresinden bezi dolandırmak gibi bir toz alma metodu geliştirmişti:)).Eşyaları , örtüleri kaldırarak alsa , bu kez de onları yerine koymazdı. Yani seçin iki şekilden birini heheheheh. Sonra bir gün beş çocuğunu bırakıp başka biriyle kaçıp evlendi. Bi akşam bu evine gitti, sabah yok. Bekle bekle yok. Evine telefon açtım, kızı çıktı- Lale Abla, Annem kocaya kaçtı dedi. Bir gün , onunla ilk karşılaşmamızı ve tam 11 yıl süren beraberliğimizi, hatta bizim gelinin O'nu çok beğenip , kendisi için ayartmaya çalıştığını , O'nunda fırsattan istifade müşteri kızıştırmaya çalıştığını, benim şak diye yerine başkasını başlatınca , yalvar yakar bizim eve dönüşünü, anlatırım))))).Haydi yine sapdan samandan derken ben yine nereye gelmişim. Anlatacak çok şey var ama zaman yok heheheheh. Hani geline oyna demişler de ,yerim dar demiş. Aha bu da abuk subuk bi hikayeydi. Tam bilmiyorum, görümceme sorayaım da öle .

Bu gün bir de misafir ağırladım. Otlu börek yaptım, sebzeli makarna ve fasulye diblesi yaptım. Fasulye diblesi bir Ordû^ya has bir yiyecek. Tarif altta. Şimdi görümce mevsimi. Havalar ısnınca, tatiller yapılınca, bizler de aynı mahallede oturduğumuz için , birlikte programlar yaparız. Bu gün Fatma Abla'yı da çağırıp dörtlüyü kurduk. Çayımızı, yiyeceklerimizide yanımıza aldık. Vurduk okeyin gözüne.


Şimdi yemek vakti ama gitmeden fasulye diblesi tarifi de vereyim

Fasulye diblesi: 1 kg taze fasulye, soğan, bir fincan pirinç ve zeytinyap .

Fasulyeleri enine enine doğrayın. Yani kırmayın, ortadan kesmeyin. Genişliği yarım cm falan olsun. Soğanı zeytinyağda pembeleştirin. Yıkadığınız fasulyeleri üstüne koyun, kendi kararınızca tuzu ve zeytinyağlılarda ne kadar şeker koyuyorsanız o kadar şeker koyun. Mesela ben bir çorba kaşığı kadar koydum. Fasulyeler yumşayınca pirinci ilave edin. Hiç susuz pişirin, çok susuzssa biraz ekleyin ama sonuçda yemeğim hiç suyu olmayacak. Soğuk veya sıcak servis edebilirsiniz. Ben şahsen ılık severim.

Sebzeli makarna. Domatesli, ıspanaklı ve sade makarnadan oluşan yarım kg lık makarnayı haşladım. Haşlanırken içine üç tane bütün sosis ve iki adet de havuç doğrayıp attım. Birlikte haşlandılar. Süzdüm,sosisleri de dilimledim. Biraz tereyağ ve biraz zeytinyağla soteledim. Üzerine de kaşar peynir rendesi koydum. Ha bi de akşamdan kalma kızarmış tavuk vardı onlarıda ilave attim.