Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

3 Aralık 2009 Perşembe

Çarşamba akşamları , tam bir okuma seansı yapıyorum. Özellikle izlediğim bir dizi yok. Yaprak Dökümü bitsin istiyorum. Arada zaplarken bile görsem, herkes ağlamış suratlı. Okumayan herkese de söyledim sonunu zaten :))) Evet bilmeyenler için söylüyorum, sonunda o aile tamamen dağılacak, herkes bir yere gidecek, Ali Rıza Bey Fikret'in yanına yerleşecek. Öylede bitecek. Aşk-ı Memnunun sonunu söylüyorum şimdi. Behlül, Nihal'e gerçekten aşık olacak, nişanlanacak, Sonunda herkes bu ilişkiyi, öğrenecek ve Bihter intihar edecek. Yani bu dizi 15 sene de sürse sonu bu. Yanlardan çekiştirmek kolay ama sonunu değiştirmek yürek ister. Buldular rahmetlileri, yandan, arkadan, önden çekiştirsinler eserlerini. Beğenmiyormusun derseniz evet modernize edilmiş şekillerini beğeniyorum ama uzadıkça afakanlar basıyor. Şimdi Samanyolu başlıyor hatta başladı , izlemedim. Sırada Hıçkırık, Kızıl Vazo, Ölmüş bir Kadının Evrakı Metruyesi( ah bu bir Türkan Şoray filmidir, yanlış hatırlamıyorsam).

Ben bu filmi adam asmaca oynarken yazardım, kimse bilemezdi. Az idam yapmadım onun sayesinde. Ay ben bu oyunu bi yerde biriyle oynamak istiyorum, bilin bakalım kiminle.

Böyle dizili mizili giriş yaptığıma bakıpda hiç işim yok sanmayın. Cancan içerde uyuyor. Biraz önce parktan geldik. Kargaları besledik. Markete girdik, daha doğrusu zorla girdirildik. . Yürüyen merdivenlerde bir aşağı bir yukarı inip çıkmak isteyince asansörlü tarafa çaktırmadam gidip, asansörle ikinci kata çıkıp dışarı vınladık. Yoksa akşama kadar oradan çıkamazdık. Pastane vitrinine öyle bir yapıştı ki mama diye, hemen ikram ettiler, hatta kese kağıdına yedeklediler, peçetesini bile koydular ve hiçbir ücret almadılar. Söz bir daha şikayet maili atmayacağım oraya heheheheh.

Zuz Ayvalık'tan döndü, bu sabah hem Cancan'ı getirdiler hem birlikte kahvaltı yaptık. Zeytinimizi evde unutmuştu. Ne kadar burada olsada, oranın köylerinden alınınca daha çok hoşuma gidiyor.

Şimdi Cancan uyurken biraz iş yapayım. Sonra yine düzenlemelerle falan gelirim belki.