Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

17 Ekim 2010 Pazar

Gece gece mır mır





Evet saat 01.42 ve biz evimize döndük, daha doğrusu dönebildik.Taksim -Beyoğlu kalabalığını size tarif etmemin imkanı yok. Sanırım güzel havanında etkisi var bunda. Kalabalığı size şöyle anlatayım, gece dönüş yolunda Nazlı ile birbirimizi kaybedip telefonlarla bulduk. O beni Kızılkayaların önünde aranıp duruken ben Finüküler girişine varmıştım:)) Sonra ışıklarda kavuştuk birbirimize.Düşünün Cihangir'den Taksim'e beraber yürüken oldu bu iş... Köprüyü görünce deniz yolunu tercih etmediğimize pişmanlar olduk.

Neyse şimdi güzel şeylerden bahsedelim... Naziş'le önce Karaköy'e geçtik, motorla... oradan da Tünele binip yukarı çıktık -İstanbul dışındakiler için bu tünele binmek nasıl abuk geliyordur- ama işte bu dünyanın , en eski ikinci metrosu olan araca tünel deriz biz:)) Neyse Karaköyden tünel vasıtasıyla Tünel meydanına vasıl olduk..Şimdi benim sıkça kullandığım finükülerinde esin kaynağıdır tünel...İkisi de makaralı sistemdir. Karşılıklı olarak iki araç birbirlerini makaralı sitemle çekerler.Yazının sonunda unutmazssam bir tarihçe de attırırım size. Benim için özelliği kanlı 1 Mayıs'da buralara koşturup, Karaköy'e inmek olmuştur.
Tünel meydanına geldiğimizde , cümbüş başladı... Sokak çalgıcıları çeşit çeşit. Keman çalan zarif Hanım, değişik vurmalı çalgılarla konser veren grup, Sokak ortasında oynayan gelinle damat,Bana omuz atan sumo güreşcisi kılıklı Japon, ama öyle ince bir reverans yaptı ki, az kaldı öbür omuzumu uzatacaktım... Galatasaray Lisesi önünde protesto yapan tutuklu yakınları..., Hayvan haklarına dikkat çekmek isteyen,İki köpeğine sarılmış ağlayan hayvansever..Hala parmak arası terlikle gezen turistler.

Akşam yemeğimizi Kallavi sokaktaki , bir Çerkes( Çerkez yazınca Naziş çok kızıyor)lokantası olan Fıccın'da yedik. Naziş hiç karıştırmadı beni, direk siparişleri verdi. Haluj (Çerkes mantısı), Çerkes tavuğu ve lokantaya da adını veren fıccın... Velibahtda aklımız kaldı ama yerimiz kalmadı... Biz yemeğimizi bitirmiş çaylarımızı içerken Neslihan geldi. O da Haluj yedi. Neslihan'ın Annesi de Çerkes zaten. Yemek olayını bitirince Taksim'e doğru yürüdük yeniden ve Cihangir'de ben onlardan ayrılıp, sürekli telefonla tacizde bulunan kuzenlerimle buluştum.Gülden Ordu'da kim var kim yok arayıp millete ayar verdi:)yine aynı bol bol sohbet... Fato ile bir olup Gülden^'i ara ara bağırtma şeklinde geçen bir Beyoğlu gecesi daha...

Taksim gezi parkında Rizeliler gecesi vardı... stantlar kurulmuş, Rizeliler horona durmuşlardı(bak, bi de horon çekmek gibi horona durmak da derler Karadenizde). Gezi parkına sığmayan çok kalablık bir grup da Taksim meydanında horon çekiyorlardı.Yer gök kemençe sesiydi.

Gece'nin sonunu en başta anlatmıştım zaten. Zuz boşunamı diyo bana, kitabı anlatırken sonunu söylüyosun diye:)

Bu yazıyı yazarken alttanda radyo açıp, Tarihin Arka Odasını dinliyorum. Konuk İlber Ortaylı... kaçıramam valla İlber Hocayı.

BİRAZ DA TÜNEL BİLGİSİ)

Tünel, tam 136 yaşına girmiş dün. Hizmete girdiği yıllarda iki uzun ahşap vagondan oluşuyordu. Vagonların birinde bir platform vardı. Orada hayvanlar taşınıyordu. Çünkü o zamanlar Taksim’den sonrası tarlaydı. Beyoğlu’nda günün her saati bir koyun sürüsüyle karşılaşma ihtimaliniz vardı.


Tünel, yeraltında kabloyla çekiliyor. Vagonlar birbirini çekiyor. Bu sistemin yer üstünde örnekleri var birçok Avrupa ülkesinde ama bizdeki gibi yer altında uygulaması dünyada ilktir. Tünel’in bir başka özelliği de devletin kasasından tek kuruş çıkmadan, yap-işlet-devret yöntemiyle yapılmış olmasıdır. Bu da Türkiye’de bir ilktir. Bir de Tünel’de kaza oranı yok denecek kadar azdır. Ayrı hatlarda giden vagonların biri yukarı çıkarken diğeri aşağı iniyor. Hiçbir zaman aynı hat üzerinde karşı karşıya gelmezler. Dolayısıyla çarpışma riski sıfırdır. Tünel’de tek kaza riski kabloların kopmasıdır. O da iyi bakım olduğu sürece sorun çıkarmaz.


Londra'dan sonra dünyanın en eski ikinci metrosu olan Tünel'in oluşum hikayesi Fransız mühendis Henri Gavand'ın girişimiyle başlıyor. Gavand, dönemin ticaret ve bankacılık merkezi olan Galata ile Pera arasında sürekli mekik dokuyan insanları gözlemler ve Yüksekkaldırım Yokuşu ile Galip Dede Caddesi'ne alternatif bir yol düşünür. Bu iki merkezi birbirine bağlayacak asansör tipinde bir demiryolu projesi için Osmanlı Padişahı Abdülaziz'in huzuruna çıkar, 10 Haziran 1869'da Tünel yapım imtiyazını alır. İşletme süresi 42 yıl olarak belirlenen Tünel, yap-işlet modeliyle inşa edilir.

11 yorum:

  1. Uskudar Capitol'de Turkiyede 100 yasini gecen yaslilarla ilgili bir sergi varmis. Gidip, gorup, yazar misiniz? merak ettim:))

    selamlar,
    Adsiz

    YanıtlaSil
  2. aa hiç duymadım... bu gün zaten Capitol'e gideceğiz... bakarım:)

    YanıtlaSil
  3. Günaydınnnn,sanki ben de ordaymış gibi hissettim okurken..tünele ilk yıllar önce kardeş bindirmişti bu yılda bindim :)hatta bir yabancı habire resim çekiyor bizi de çekip çekip durdu kardeş kızdı ;)fotolara bakınca ayyy valla orda olmak istedim şimdi...sumo güreşcisi ha öbür omuz ha ;))) ay yine kopardın beni..öptümmm.
    asis

    YanıtlaSil
  4. çok özlemişim istanbulu ama gerçek istanbulu sizin anlattığınız haliyle...

    YanıtlaSil
  5. canım arkadaşım
    kankimmm sesini duymaktan çok mutlu oldum
    sen anlatıyorsun istanbul'u ben gitmiş gezmiş gibi oluyorum
    ne güzel biir gün olmuş dolu dolu
    çerkes mutfağını merak ettim ben de
    ankarada da varmıdır acaba?
    dün sel aldı ankarayı bugün ise güneşli bir güne uyandık

    YanıtlaSil
  6. Efendim isteğiniz başarıyla tamamlanmıştır:)
    bu arada uyardığın için sağol ben kendime yorum yapmadığım için ayrıntıları göremiyorum,sevgiler.
    Şimdi İstanbul'da olmak vardı....

    YanıtlaSil
  7. aaaa...haluj yapmakta iyiyimdir ben yahu.:) inan çok sevindim çünkü senin o enfes yemeklerini okudukça..gün gelir de bize gelirsen sana ne yaparım diye kara kara düşünmekteydim. Fıccın'ı Tv'de izledim, oradan biliyorum bu restoranı. Fıccın yemeğini de biz hıçın olarak biliyoruz. Benimkiyle aradaki fark içe konulan kıyma toparlanmasın diye harca bir minik patates rendeliyoruz biz. Ve tepsinin ortasına o minik deliği açmıyoruz. Ve fakat acayip lezzetli cidden.:)
    Okuması çok keyifli bir yazı oldu, sadece yemek kısmına takılı kaldığım için affet tatlım.:) sevgiler çok.:)

    YanıtlaSil
  8. Profilimdeki Çerkezi Çerkes olarak değiştirdim.Enerjinizi çok seviyorum.Sevgiler...

    YanıtlaSil
  9. I'm not sure why but this website is loading incredibly slow for me. Is anyone else having this problem or is it a problem on my end? I'll check back later on and see if the problem still exists.
    Also visit my site ... unlock iphone 4s using imei number

    YanıtlaSil
  10. Hey there! I could have sworn I've been to this website before but after browsing through some of the post I realized it's new to me.
    Anyways, I'm definitely happy I found it and I'll
    be bookmarking and checking back often!

    my weblog :: unlock iphone 4s
    Feel free to visit my page - how to unlock iphone

    YanıtlaSil
  11. You can easily get ceiling fan as market is full of this item but it becomes important to trust only the renowned name.
    Third type is named as ceiling fans with 3 lights
    and where the room is small it is the most efficient option.
    that your electrical box is specifically rated for fans.


    Also visit my website: Mavrkydefamationcaselaw.blogspot.com

    YanıtlaSil

içinizden geldiği gibi yorumlayın ama unutmayın ki keser döner sap döner gün gelir hesap döner:))