Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

1 Şubat 2010 Pazartesi

İstanbul içinde Hoptirinam:))) -2

Bu gün İstanbul'un tozunu aldım kabaca. Tüm Tarihi Yarımada ve Haliç kıyıları...Tahtakale, Mısır Çarşısı... Kapalıçarşı... Sahaflar Çarşısı... Ayın Biri Kilisesi... Fener... Balat... Eyüp Sultan...

Naziş şimdi de Babasının gözüyle , Babasının önderliğinde keşfediyor İstanbul'u... Bilmediği İstanbul'u görüyor.

Tarihi Çınaraltındaki sıra sıra dizili tespihçilerde bir tesbihin 10bin 20 bin dolardan gittiğini görünce anaaaam dedi.Herhangi bir işportacı sanmıştı onları:))) Sahaflar benim ona anlattığım sahaflar değildi artık... KPPS ci olmuştu hepsi... müşterileri de ona keza... yüz kez gittiği Kapalıçarşı^ya Örücüler Kapısından girmemişti hiç.. Hasırcılar çarşısını, Veznecileri bilmiyordu...Valla Tahtakale ye o kadar gider gelirim o gititğimiz yerleri ben bile bilmiyorum...

Günün duraklarından biri de Ayın Biri Kilisesiydi. Çoğu kimse burayı Ayşe Arman'dan öğrendi. Bu kilisenin diğer kiliselerden farkı, her ayın ilk günü açılır ve gidenler dilek dileyip, kilisenin içindeki Ayazma suyundan içerller...
Bizans zamanından kalan ve camiye dönüştürülmemiş tek kilisedir.Junstuniaus'un theodora için inşa ettirdiği kilise ve bu kilisedeki din adamlari direkt olarak Vatikan tarafindan atanmaktaymis.

So0nra Haliçe doğru yol aldık. Ben buraları genelde vapurla geçtiğim için sadece denizden gördüğüm güzelliklerle kalırdım ama karadan geçince viraneleri de görmüş oldum. Viranelerin çoğu sanırım vakıf binalarıydı. Nerede böyle virane görürseniz büyük bir ihtimalle bunlar vakıf binalarıdır. Nereden mi biliyorum. Üsküdar ve Kuzguncuk tarafında bunlardan o kadar çok ki, artık görür görmez hemen anlıyorum...

En son Eyüp'e geldik. Burada caminin içine girdik dua ettik. Naziş hiç gelmemişmiş hayran kaldı o görkeme. Sokollu Mehmet Paşa'nın türbesi de bu külliye içindedir. Şu anda okuduğum kitap tam bu atmosfere uygun. İstanbul ve Bizans, yeraltı dehlizleri, Sokollu Mehmet Paşa , o zamanlar Ceneviz Kalesi denilen Galata Kulesi. Gezerken bir taraftan da kitabımı anlattım. Ay çok zevkli bir gezi oldu benim açımdan. Sanki kitabın içine doğru girdim.

Eyüpten sonra Mısır Çarşısına geldik. Bitki ve Evcil hayvanların olduğu yerden başladık. Sonra KapalıÇarşıya girdik, Örücüler Kapısından... Bedesten falan derkeeeen Sahafların girişinin olduğu dokuz numaralı kapıdan çıktık. Sonrası Çınaraltı, Mahmutpaşa yokuşu... Naziş pek eğlendi burada ...

Nasıl da güzel bir hava vardı, inanılmazdı. Ama akşam bir fırtna bir kıyamet attık kendimizi Üsküdar'a

Evim evim güzel evim, geldik sonunda... yemeğimizi yedik... çayımızı koyduk... şimdi Ezel seyredeceğiz müsadenizle... Yarın büyük program var, karda geliyormuş ama bizi durduramaz dedik... kim mi biz e, o da Çarşamba gününe...