Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

9 Nisan 2010 Cuma

Caan

Biz bu gün meşgulüz. Çok özledik birbirimizi... dağıtılacak bir ev ... yenilecek mamalar... gidilecek parklar...peşinde koşulacak kediler , kargalar var.

düzenleme-1: Can ve topu geldiler. Çift kale maç yaptık. Gol atınca bi de dizlerinin üstüne çöküp goool diye bağırmazmı. Koşup ısırıyorum tototsundan.

Ben onu severken sen benim canımın içi içi içisin diyorum. Bir taraftan da elimle kalbimin üstüne vuruyorum. Ben yatak odasından çıktım, o da koridorun diğer ucunda salon kapısının önündeydi, oradan eliyle göğsüne vurarak, içi içi diye bağırdı. Koştum yere yatırdım öptüm öptüm, o da beni ısırdı.

Birlikte kahvaltı yaptık, o kahvaltısını yapmıştı ama yarım paket bisküviyi açık çaya batırıp batırıp yedi. Kocam bu senin yemeklerini seviyor dedi, ben de yemeklerimi değil yeme tarzımı seviyor dedim.

Dışarı çıktık, önce markete gittik. İlle oraya girmeden bir yere gitmez. Koşarak yürüyen merdivenlere binip, aşağı iner, koşa koşa pastane reyonuna , ordan tayını alır sonra doğru asansöre , yukarı çıkınca da hemen ön kapı dan dışarı çıkıp doğru parka yönelir. Bu hiç şaşmaz, bir iki kayar, iki sallanır. Sonra parkta ne kadar karga, güvercin , kedi varsa peşlerinden koşar eve geliriz. Sonra yemek ve uyku faslı. Aynını yaptık bir güzel tavuklu şehriye çorbasını yedi, güp güp suyunu da üstüne içti ooh şimdi uyuyor. Ben de muhallebili bisküvili pasta yaptım ona,uyanınca portakal suyu ile yiyecek.
Not: yukardaki ayrıntılar özellikle kaç gündür Cancan ne yapıyor da Cancan nerde yahu diyen Nalan için yazılmıştır:))