Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

5 Haziran 2010 Cumartesi

cumartesilerden biri

Cumartesi sabahı... herkes uyuyor... Evin bu halini seviyorum... Sessiz,dingin...
Onlara bu gün değişik bir börek yapacağım;kahvaltıya... Bilgisayarı da zaten tarif bakmak için açtım... hadi bi de yazı atırayım dedim.

Dün Annesi toplantıya giden, Babaannesi de taşınan Cancan, bir iki saatliğine bize geldi. Geldikten yarım sat sonra öğle yemeğini yedi bir de baktım yatak odasına gitmiş, öğle yemeğinni yedikten sonra uyumaya gidiyoruz ya))) gel azcık oynayalım, uyku saatine var dedim, eee dedi... Ben de uyuttum... uyanır uyanmaz da küptee dedi. Neyse o uyurken köftesini pişirmiştim... Pilavıyla yedi...Oynadık, oynarken beni bir punduna getirdi , ısırdı, ben de küstüm, geldi öptü... barıştık... barışma kucaklamasında omzumu ısırdı...

Dün ; önceki gün beş -10 dk izleyip bıraktığım 27 Dresses'i izledim... Bu ara romantik - komedi takılıyorum önceki günde Melinda& Melinda yı izlemiştim -yazmışmıydım yoksa- Bir Voody Allen filmiydi... Bir olaya iki farklı bakış açısından bakan ilginç bir fildi. 27 Dresses ise öyle çook ilginç bir film değil... Jane hayatı boyunca tam 27 kez nedime olmuş, bu evlilik seremonilerine eşlik etmiştir.Kız kardeşinin evleneceği haberi üzerine,zaten artık işi gibi olan nedimelik görevini seve seve kabul eder. Ancak damadı gördüğünde fikri değişecektir: Çünkü müstakbel damat, Jane'in önceden gizlice aşık olduğu Kevin'den başkası değildir.

Sayfamın yan tarafında sayfalar bölümü var, artık izlediğim filmleri, kitapları, ara ara verdiğim yemek tariflerimi o sayfalarda topluyorum... Ha - Lale bi film demişti, bi kitaptan söz etmişti ya da ay yine garip bi yemek tarifi vermişti dediğinizde orada kolayca bulabileceksiniz.. Daha çok kendi kızlarım için oluşturuyorum... Annem bu kitabı okuduğunda acaba ne hissetmişti, şu böreği nasıl yapardı demesinler, gelip baksınlar... umarım blogger bir gün bize ihanet etmez...

Şimdi börek zamanı...Bu tarfi bir yemek sitesinden almış, kaydetmişim ama sitenin adını kaydetmeyi ihmal etmişim. Google de arama yaptığımda bir çok yerde aynı tarife rastladım...

Milföylü ve hazır yufkalı börek

* 10 veya 20 adet milföy hamuru

* 2 tane hazır yufka

* 1 şişe sade soda

* 1 adet yumurta (üzerine sürmek için)

* Çörek otu veya susam

* Her türlü iç malzeme kullanılabilir.

* Kıymalı patates kavurması

* Ispanaklı kıyma kavurması

* Kıymalı pırasa kavurması

* Peynirli maydanoz gibi....

Yapılışı: Tepsi ölçünüze göre 10 veya 20 tane milföy hamuru gerekiyor. Börek yapacağınız tepsinizi yağladıktan sonra yumuşayan milföy hamurunu tepsiye güzelce döşedikten sonra hazır yufkalardan birinide milföy hamurlarının üzerine buruşturarak yayın. Üzerine börek için hazırladınız harcınızı yayıp tekrar kalan bur yufkayı buruşturarak üzerine koyun. Kalan milföy hamurlarını tekrar en üste güzelce döşeyin ve 1 şişe sodayı üzerine döküp üstü kapalı olarak buzdolabında bir gece bekletin. Çıkarınca üzerine bolca yumurta sürüp, susam ve\veya çörekotu serpin. 170 derecede 40-45 dk. üstü kızarana kadar iyice pişirin.


düzenleme: Böreği kahvaltıya yetiştirdim... Beğendiklerini söylediler... özellikle Zuz; bayıldığını söyledi.