Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

8 Haziran 2010 Salı

Sen de pencereme vurup durma yağmur...


Yağmur hiç durmadan yağıyor, arada bir yavaşlıyor belki ama coştuğu zaman artık yağmur değil o... başka bir adı olmalı... ben buna yağmur demem... yağmur dediğim sicim gibi yağar, çiseler, ahmak ıslatan olur, hadi hadi sağnak olur... bereket olur. Peki bu ne, yine bi dünya zarar ziyan... Dün okulları tatil eden zihniyet bu gün etmedi niye çünkü bu gün dünden daha kötü de ondan.

Ben bi film izledim yine bu gün... Daha önce Gamse ile izlemeye kalktık ama O , başrol oyuncusunun dramatik ölümünü - Britany Murpy-hatırlayıp, izlerken rahatsız oluyorum demiş, bırakmıştık. Filmin adı Ramen Girl. Japonların ünlü yemeği Ramen'i öğrenmekl için inanılmaz bir çaba sarfeden, Amerikalı sarışın kız. Ustasına da sanki eti senin kemiği benim demişsin. Öğretti ama kızı da yerden yere çaldı... Düşündüm de ne çok başarı hikayeleri anlatan filmler yapıyorlar Amerikalılar ya da Avrupalılar... Bizim filmlerimiz de hep bir yenilgi, bir hezimet duygusu, dünya yanmış biz altında kalmışız... Komedi filmlerimize bile bir bakın, yine acınacak halimize gülme halleri... yanlış anlaşılmalar falan... Bu gün bir kez daha anladım ki bizim filmleri izleyince içime umut falan dolmuyor insanın... Valla haklıymışsın be Hıncalım Uluçum... Zorba filmini hatırlayan var mı??? hani şu Antony Quin'in ünlü filmi... Yaşamadığı , çekmediği eziyet kalmaz, her şeyini yitirir evi yanar kül olur ama en sonunda kalkar düştüğü yerden yıkıntıların içinde dans eder... Küllerinden doğar inadına inadına dans eder. Çok eski bir film izleyeli belki yüz yıl olmuştur ama o dans sahnesi hiç gözümün önünden gitmez.

Zemberek kuşuna devam bu arada ... Biraz uzadı ama iyi gidiyor... bu 736 sayfalık kitap bitince yine hemen hemen aynı kalınlıkta bir kitap bekliyor sırada... ama niyetim araya neşeli hafif bir şey sokmak... Zemberek Kuşu gittikçe ilginçleşen bir kitap, Haruki Murakami , yabancılaşma ve insan ilişkilerinin kestiremezliliği temalarını çok güzel işlemiş ... Bu arada Solmaz Kamuran'ın , İbrahim Müteferrika'yı eksen aldığı kitabı Macar'ı okumak içinde acaip sabırsızlanıyorum... Dün Alkım'da imza günü vardı ama malesef yağmur engel oldu. Tek tesellim inşallah yağmur nedeniyle ertelenmiştir.
Kitap dedik film dedik hadi bir de müzik diyelim, Asortik Krep sayesinde dinledim ben de bu gün. Kıraç söylüyor ; İstanbul Saklasın Bizi

Merak edenler için Ramen- resimler ve tarif buradan( ben filmi izledikten sonra erişte haşladım yedik karı- koca valla, marketlerde ramen eriştesi satılıyor, hemen alıp deneyeceğim)


MALZEMELER
1 paket ramen eriştesi
İsteğe göre tavuk veya kuşbaşı et 200 gram yeterli
Tavuk veya et suyu
2 adet pırasa
2 adet havuç
Yeşil soğan
1 adet turp
Yeşil biber
Soya sosu
Mısır
Kekik

HAZIRLANIŞI
Erişteleri kaynamış etsuyu tavuk suyunda7 8 dakika haşlayın ayrı bir tavada etleri pırasayı,havuç ve turpları ,yeşil soğan ve yeşil biberleri sıvı yağda kızartın yağı az kulanın ve biraz su koyun su malzemelerin yumuşamasını sağlar. Etler ve sebzeler ölünce ateşten alın üzerine kekik serpiştirin biraz soya sosu ve etleri haşlanan eriştenin içine boşaltın güzel pişmesi için kısık ateşte pişirin bir süre kaynattıktan sonra çukur bir kaseye yiyeceğiniz kadar içinden ve suyundan koyun kaseye koyduktan sonra biber istediğiniz baharatlar ve mısır ile süsleyin .

Şimdi gelelim Adsız yorum yazan arkadaşımızın sorularını cevaplamaya...


Optimum Anadolu yakası E5 karayolu üzerinde bulunan bir alış- veriş merkezi. İçindem buz pisti, outlet mağazaların oluşu burayı biraz daha cazip kılıyor...
Sinemalarda çay satıldığı için benim gibi film izlerken çay içmeyi sevenler için süper bir şey oluyor. Dün içtiğim çay, yasemin çayıdır ve özel bir şey olduğundan sinemada yoktu tabiki... Ben filmin ,kitabını okuduğum için daha önce, kitapta ne çok yasemin çayı geçtiğini biliyordum. O kadar ki , okurken hiç bilmediğiniz bir tat bile olsa canınız yasemin çayı içmek istiyor... Benim ki sadece bu film için kendime yaptığım bir hoşluktu...
Mercimek köftesi için çok özel bir tarifim yok hatta her seferinde internetten baktığım başka bir tarifle yapıyorum. Sonuçta hepsi aynı... Verdiğiniz link için çok teşekkür ederim. Murakaminin, her yılmutlaka bir maratona katıldığını ve daha önce bir bar işlettiğini bilmiyordum...