Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

29 Kasım 2010 Pazartesi

Hafta sonundan hafta başına -Uyarı: Yazının uzunluğu beş kilometre

Haftanın sonuna damgayı Haydarpaşa yangını ve Wikileaks belgeleri vurdu.Haydarpaşa yangınının altından; malum otel hikayesi çıkacak şüphesiz...Haberi aldığımızda İlmiyem^de çay içiyorduk, hemen tv yi açtık akabinde de Kocam aradı...Taş gibi oturdu yüreğimize taş...İstanbul'u İstanbul yapan figürleri bir bir yok edenler, aslında tüm anılarımızı da çalıyorlar bizden...Bizi biz yapan şeyler bir bir kayboluyor... Bırakın Beni, Anneannemin çok güldüğüm bir anısı var orada... Anneannem - Haydarpaşa'da Dedemi bekliyor... daha gencecik, su gibiymiş kendi deyimiyle... parmağında da koca bir elmas yüzük...Bir kadın yanaşmış yanına, konuşmaya başlamış, işte nerelisin falan filan... derken muhabbet uzamış, kadın -aa ne güzel yüzüğün var, bakayım benim parmağımda nasıl duracak demiş. Anneannem- çıkmıyo ki parmağımdan demiş. Bana hep derdi ki- yüzüğümü çalacaktı, aklınca...Biz yakalım yıkalım sonra gider elalemin gözü gibi koruduğu yerleri ağzımız beş karış açık seyrederiz.

O malum belgenin haberleri gece yarısı yayına girince kocama dedim ki iki üç gün sonra tüm Türk Halkı Wikileaks uzmanı olur merak etme... Kaç gündür yayınlanacağı ajanslara düşüyordu zaten...


Dün İlmiyem'e gittim... Sabah direksiyon sınavına giren, sonra Neslihanla sabah kahvesi içmek için buluşan Naziş beni aradı ve Capitol'ün önünden bana katıldı. Gittiğimizde İlmiyem çayımızı demlemiş, masamızı hazırlamıştı. Anneannesinin tarifi olan taze yeşil soğanlı ve taze naneli poğaçasının tarifini alıp sizlere de yazacaktım ama unuttum. Neyse bir sonraki yazımda eklerim artık.. Biz daha çaylar masaya gelmeden, İlmiyem daha masanın eksikleri var derken biz resmini çektik bile:))Asıl resmini görmenizi istediğim şey, İlmiyem'in salon duvarı...Kızı Seda, bu duvara çizdiği deseni şimdi boyamaya başlmış, göreceğiniz kısım henüz bitmemiş hali, ama el yapımı duvar işlemesi harika olmuş.Sedoş Henüz Mimar Sinan Güzel Sanatlar Akademisinde öğrenci...
Kuş resimlerini boyamaya henüz başlamamıştı, mavi olacakmış kuşlar...


Kitabım yani Pedal Çeviren Kadınlar bitti. Aklımda kalacağını umduğum bir sürü cümlesi vardı kitabın... Ben bu kitabı çok severek okudum.Ve yaşamın tıpkı bir bisiklete binmek gibi hep ileriye doğru pedal çevirmek ve hep dengede kalmak gibi bir uğraş olduğuna bir kez daha inandım.


Sabah kızlar gittikten ev sessizliğe gömüldükten sonra Leylak Dalıcımın- Lale, çok güzel bir film izledim sende izle dediği ve bu günkü yazısında da sözünüe ettiği CAİRO TİME adlı filmi izledim...Henüz önerdiği hiç bir şeyde beni hayal kırıklığına uğratmayan Leylak Dalıcım bu kez de beni yanıltmadı film güzeldi... Kahire filmden de güzeldi. Bir tek beni şaşırtan Kahire gibi gelirinin büyük kısmı turizmden sağlanan, turiste son derece alışık, her yıl milyonlarca turisti ağırlayan bu yerde Amerikalı kadının sokakta yürürken yani yürüyemezken görmek şaşırttı. Tamam da neredeyse kadının arkasında kuyruk oluşması biraz abartı gibi geldi.Bunun dışında film müziği Kahire görselliği harikaydı. Filmi izlerken müzikde hoşuma gidince ne de olsa bir oryantalist yanımız var dedim:)

Bu günün programı ev ev ev...
**************
*************************************************************


Tüm gün evdeydim gerçektende , yatak odamdaki kitap köşesini düzelttim, iyice zıvanadan çıkmıştı olay:)) Saatlerimi aldı, yemeği zor yetiştirdim:)) Kahve molasını bile ayakta verdim... Ayraçlarımın resmini bari koyayım dedim sonra... Hepsinde bir hatıra var... Kimi Hollanda'da iki sevgili bana Lale şeklinde ayraç seçerken dakikalarını harcayıp az kala kavga ediyorlarmış...Kimi benim için özel keçeden yapılmış Laleler, kimi dantel olmuş örülmüş, ayraç olmuş, kimi bir kitabın arasına sıkışıp kargolarla gelmiş, kimi gittiğim yerlerin manzarası olmuş, kitabı bırakıp oralara dalmışım... Kimileri yılbaşı hediyesi olup zarfın içinden çıkınca yüzüme geniş bir gülümseme yaymış.... Bazıları görülünce-- aaa Lale Abla bayılır buna denilip alınmış,Kimi sırf Murakami kitapları için düşünülmüş, düşünülürken bir kermes hatırası hediye edilmiş, o yeşil kedi var ya o işte... Her kitabında ne yapıp edip araya bir kedi sıkıştırdığı için:) öyle olmuş böyle olmuş... Ama ayraç deyip geçmeyin nelere şahit olmuşlar ne maceralara tanık olmuşlar:)