Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

14 Şubat 2011 Pazartesi

Ben bu gün,

Az önce cevizli ,irmikli helvamı kavurdum. Aslında bu helva çam fıstıklı olur ama...evde olmayınca bu kez de cevizli olsun be yav dedim ; yapış o yapış patladı gitti...Mevlit Kandilini eda edeceğiz birazdan... Akşam üzeride ufaktan bir sevgililer günüsü kutlaması yaptık ... Naziş bize bir arkadaşının Almanya seyahati dönüşü getirdiği çikolataları ikram etti, kutusu da kalp şeklindeydi alın size sevgililer kutlaması:))Bu kutlama Capitol'de yapıldı...Çünküüü; dün akşam Gamsegamse bu gün için kıyafet ayarlaması yaparken, yeni aldığın tacı tak dedim ben ve o an anladı ki tacın parasını ödemiş ama almamış) telefon açtı hemen Yargıcı^'ya...unutulanlar bölümünde bekletiliyormuş. Hem tacı aldık hem biraz sağa sola bakındık,bir şeyler atıştırırken Naziş'de bize çikolatasını ikram edince -aaa dedim, işte sevgililer günü kutlaması daha ne olsun...her gün böyle olsun...

Kızlar okula başladı Allahın izni peygamberin kavliyle... Ben elimde koca bir poşetle odalarına girip bir ton atılacak şey çıkardım. Sinema biletleri, fişler, ordan burdan gelmiş broşürler... Ama Gamse'nin yatağının altından su bardağı çıktı ya daha bişicikler demem. Evi bir güzel temizledim, kalayladım... Kokular sıktım mis gibin oldu. Sonra koca ile biraz pazar gezmesi yaptık. Yıllanmış bir kargo paketimiz vardı onu gönderdik.... Alışverişimizi yaptık eve geldik. Bir yorgunluk kahvesi içtim veee, zeytinyağlı pırasa ve enginar pişirdim. Kırmızı pancardan yoğurtlu salata yaptım. Dolaba attım. Artık yanına ana yemekler ilave edilip edilip masaya gelecekler.. Yarın Cancan geliyor. İki haftadır gelemedi. Cicianne izne çıktı demiştim O'na... Bu gün telefon açıp bir tek boş günümün salı günü olduğunu ve onu beklediğimi bildirdim...

Kitap okumada hala Murakami ile devam ediyoruz... Kolay değil kendileri bir tuğla kalınlığından.aşağı yazmaz pek....Bu kitap da sanırım beşyüz küsür sayfayı geçiyor... Pembe elbiseli tombul kadınla karanlıklarda geziniyoruz. Ama açıkça söylemek de yarar var, bir Sahilde Kafka bir Zemberek Kuşunun Güncesi gibi değil. Ama müzik müzik müzik alt metinde hep var...

Dün gece rüyamda 15 yaşıımdan beri görmediğim kuzenmi gördüm... Bu çook özel bir hikayedir.... Nedeni niçini yoktur. Hiç düşünmediğimde biridir. Nasıl oldu anlamadım . Bu akşam da Nevin Abla'yı kandil kutlamak için arayınca telefonu hiç ummadığım, konuşmak istemediğim biri açtı ve konuştuk, yıllar sonra hatır sorduk birbirimize, karşılıklı kutlaştık falan. Belki iyi bile oldu. Bi Hacer Çinkılıç kaldı. Bunu Ataletim hatırlar hatırlasa hatırlasa:))Hacer Çinkılıç, beninm daha ilkokuldayken küşüstüğüm biri... Onun yüzünden cezamı almıştım ne tam hatırlamıyorum. Kızcağız sonraları gitti ki bir daha ne gördüm ne duydum.... Bi gece uykumun bi yerinde gözlerim çört diye açılıınca , bi sürü abuk subuk düşümce kafama üşüştüğünde, üşüşenlerden biri de bu Hacer Çinkılıç'dı bunu yazınca Ataletim pek bi eğlenmişti. Ay kimsenin adını sanını hatırlamam bu kızın ne yüzünü unuttum ne adını.... Her neredeysen Hacer ben seni affettim sen de beni affet emi. Ama kabul et sen başlatmıştın...

Şimdi bizim ev halkı Ezel izliyor. Ben de helva servisine geçeyim...

Kandiliniz ve Sevgililer gününüz kutlu mutlu olsun

not: Şablonla oynarken, her şeyi kaybettik...Kim olacak Gamse ile ben... Naziş böle avam işlerle uğraşmaz)) Blog listem kayboldu. Yvaş yavaş kaydediyorum. Silinen arkadaşlar var, saptayıp tek tek koyuyorum aman ha yanlış anlaşılmaya gelmeyelim:))