Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

1 Nisan 2011 Cuma

Geceleri dinleyici istekleri çalardı radyoda... sobada kaynayan ıhlamurun kokususu içimi bayardı...Masada ders çalışırdım bir taraftan...Öyle bir akşam sanki... radyoda rüzgar uyumuş ay dalıyor diyor şarkıcı... Kızlar ve Kocam dışarda... Salona geçmedim bile yatağımın üstüne oturdum, bu şarkıyı dinliyorum elimde ders kitabı yerine laptop ... ıhlamur kokusu yerine de kahve kokusu var. Ama nedense eve çöken bu sessizlik beni çocukuğumun o akşamlarına götürdü. Birazdan teyzemler seslenir belki çaya yukarı çıkın diye... ya da Ayşegül^ün ya da Nimet'in ıslığı gelir kulağıma beni ayartmaya çalışan...

Bu gün öğleden sonra ; Üsküdar cuma pazarında dolaştım biraz... Tek tek alt pijamalar aldım, üstlerine uygun t-shirtler aldım... Bi sürü yazlık pijama kombinasyonları yaptım. Bayılıyorum bunu yapmaya...kendimi modacı falan sanıyorum. gelince hepsini doldurdum makineye yıkandılar mis gibi.Bir de ütülendiler mi görün bakın. Kırmızı beyaz pötikareli bir pijama altının üstüne beyaz t-shirt aldım mesela önünde frambuazları yerlere saçılan kat kat kocaman bir pasta var...turkuazlı açık kahveli krem renk desenli bir pijamalının üstüne krem rengi t-shirt aldım , onun önünde de yine turkuazlı bir desen var.Çok güzel pamuklular ve bu pijama takımları altışar liraya mal oldular:)) E kolleksiyon dönemlerinde az kombinler oluşturmadık çalıştığım dönemlerde..

Kızlar bu gün itibariyle 11 Nisana kadar sürecek olan ; paskalya tatiline girdiler. Yani bizim evde bir devinim başlayacak yine... Mutfak daha .çok çalışacak, kapı daha çok çalışacak, telefonlar sürekli çalacak...Gece yarılarına kadar evin ışıkları sönmeyecek..

Şimdi bu yazı burada sona eriyor. Çünkü kuşlar yuvaya döndü... Kimi çok susamış,kimi çok yorgun...

şaka değil

Bundan tam 32 yıl önce Babam eve gelip- Nişan yapılacak salonun yani Aksaray Orduevinin sadece; 1-Nisanda boş olduğunu ve okeylediğini söyleyince; şaka dedim bu tarih, şaka..
Ama her şakada bir gerçek payı varmış demek ki. Neyse ki davetliler , davetiyeleri ciddiye aldılar da; biz 1-Nisan-1979'da nişanlandık. Saçlarımı yapan kuaför ; teyzemin kulağına eğilip - ay bunlar kaçtılar mı? ya da akraba evliliği falan mı? niye bu kadar küçük evleniyorlar demiş. O tarihten tam 4 yıl sonra evlendik...
Nişan töreninden aklımda üç şey kalmış..biri annemi hüzünlü gören kayınvalidemin, anneme kız veriyorum diye üzülme,sen bana Lale'yi verme , Zeki senin oğlun olsun demesi...Sanki sünnet düğünüymüş gibi programa konulan palyaço gösterisi ve içkiyi kaçırıp dansözün karşısında kadın programını bitirene kadar oynayan kocamın arkadaşı:)) Gerisi çok eskiden görülmüş ve hala hatırlanan güzel bir rüya gibi...
Oki geleneksel 1-Nisan yazımı da yazmış bulunuyorum.

Dün gece okuma saatini o kadar uzun tutmuşum ki, her uyanmamda gözümde gözlük var hissi vardı. Tatil dönüşlerinde yaşadığım kafamda gözlük var hissi gibi:))

Bu sabahın filmi ;
Film sansürlenmiş ve yönetmeni tarafından 18 yaş altı çocuklar için uygun değil denmiş...Ben de uyarımı yapayım böylece...Filme eleştirmenler dört yıldız vermişler...

Van Reitman'ın yönettiği ve Natalie Portman, Ashton Kutcher, Kevin Kline ile Cary Elwes'in oynadığı “Bağlanmak Yok (No Strings Attached)” filminin konusu şöyle:

“14 yaşındaki Emma ve Adam'ın cinsellikle ilgili hiçbir bilgileri yoktur. Yıllar sonra, yolları tekrar kesişen Emma ve Adam kendilerini yatakta sevişirken bulurlar. Emma'nın ilişkilere karşı alerjisi vardır. Adam ise tüm ilişkilere tövbe etmiştir. Çünkü babası, Adam'ın eski kız arkadaşıyla çıkmaktadır. Emma ve Adam duygusal ilişkileri bırakıp, çıkar arkadaşlığı kurmaya karar verir.”