Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

7 Nisan 2011 Perşembe

ANKARA BELGESELİ 1

Ankara’dayım…Atatürk’ün Anadolu’nun bağrına sakladığı Başkentte.


Leylak Dalı’nın konuğuyuz…İki gündür O’nun mihmandarlığı eşliğinde geziyoruz. Daha doğrusu Ankara’nın altını üstüne getiriyoruz.




Pazartesi gecesi saat 12 de yola çıkmamız ile başlayan macera yarın akşam sona erecek. Ama önce flashback yapalım… Salı sabahı saat 0.05 de Ankara’ya düşünce gözlerime inanamadım. Ama iner inmez bir görevli bize o saatte , güler yüzle hoş geldiniz deyince anah dedim Leylak bize karşılama heyeti gönderdi…Neyse kısa zamanda elimizle koyduğumuz gibi Leylak Dalı’nın evine ulaştık. Bu çok iyi bildiğim hatta ezbere bildiğim adrese artık cismen de geldim. Bir hasbıhalin ardından hemen yattık. Saat sekiz buçuk gibi kalktığımızda şahane bir kahvaltı masası hazırlanmış bizi bekliyordu. Önce yeşil çaylarımızı içtik mutfak da sonra Gamse'yi uyandırdık. Kahvaltımızı yapıp Ankara’ya Tunalı’dan daldık. Tunalı Hilmi caddesinden yürüyerek Kuğulu Parka geldik. Burada Semra ile buluştuk. Gamse resim çektirmek için biraz kuğu kovaladı.


İkinci durak Zerrin Tekindor Sergisiydi. Zerrin Tekindor’un kadınlarına bayılırım hep… özellikle gözler çok ilgimi çeker. Bu serginin benim için diğer bir özelliği gelmeden birkaç gün önce izlediğim Siyah- Beyaz filiminin çekildiği mekan da oluşuydu. Hayatın bana getirdiği güzelliklerden biri oldu bu da… Filmi izlerken mekan çok ilgimi çekmişti …


Sergiden çıkınca Leylak Dalıcım yani rehberimizin ardına düşüp ilk meclis binasına gittik. Beni en çok etkileyen yer burası oldu. Atatürk’ün ilk konuşmasını yaptığı,Cumhuriyetin ilan ettiği kürsü, milletvekillerinin tahta sıraları hepsi hepsi çok etkileyici idi…Burada fotoğrafraf çekmek yasak… Ancak bahçede çekilebiliyor.

İlk Meclisten çıkınca istikamet Ankara Kalesi oldu…Ankara’ya yolu düşenler kaleye uğramazsanız küserim valla…Restorasyonu süper…Burada bize Mavianne^de katıldı.Mavianne çok güzel bir jest yapıp öğleden sonra izin almıştı. Günümüz o gelince daha da güzelleşti. Öğle yemeğimizi, Ceritoğlu Konağında yedik…Kaledeki tüm antikacılara girdik çıktık… Pirinç Handa Çin Porseleni konusunda mühim bir ders aldıkJ) . Küçücük çocuklar yolumuzu kesip küçük harçlıklar karşılığında Türkçe ve İngilizce kale tarihini anlattılar.

Kahve molasını yine kalede ki And Cafe’de verdik. Burası yağlıboya tabloları ve antika mobilyaları ile çok güzel bir mekan… Kahvelerimizi içerken bardaktan boşanırcasına yağmur yağdı. Hem kahvelerimizi içtik, hem sohbet ettik hem de yağmuru böyle bi yerde geçiriyor olmanın keyfini çıkardık.

Kaleden sonra ben çok merak ettiğimi söyleyince Leylak Dalıcım bizi Yahudi Mahallesine götürdü. Burası Tarihi Şengül Hamamının olduğu çok eski bir yerleşim yeri…. Bir Sinagog var , evler çok çok eski ve genellikle de boş. Burası da görmenizi tavsiye edebileceğim ilginç bir yer.

Sıra geldi Cermodern’e…Cermodern:Eski bir vagon tamir Atölyesinin tamir edilip , restore edilmesiyle oluşturulmuş bir modern sanatlar müzesi. İçinde Divan Pastanesinin bir cafesi var. Anladığınız gibi burada da çay molamızı verdik. İçindeki Sergiyi gezip çıktık ve buradan vedalaştık. Biz yani Gamsegamse , Leylak Dalıcım ve Ben eve gelip giyindik ve Balkahve ve Gümüşay ile birlikte akşam yemeği yemek üzere Dolunay Restorana gittik. Balkahvecim ilk blog arkadaşlarımdan, beş yıldır tanışıyoruz. Gümüşay aramıza yeni katıldı ama mesafeler hızla kat edildi. Sanki yıılar öncesinden tanışıyormuşuz hissi olmuştu hep aramızda. Bu gece de aynı hislerle geçti. Hergün berabermişiz samimiliğinde sıcaklığında geçti. Gülüşlerimiz havalarda uçtu….sohbetin tadına doyamadım…Balkahve ve Gümüşay zaten çok eski ve çok yakın iki arkadaşlar. Çok da güzel bir yer seçmişlerdi bizim için . Çok keyifli ve çok lezzetli bir gece oldu…Gecenin sonunda yüzümüze hala yerleşik duran gülüşlerimizle eve döndük. Günün resimlerine bakıp yattık…

E devamı var ama sonraki yazıya...