Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

15 Nisan 2011 Cuma

İmkansızın şarkısı

Çok sevdiğim yazarın çok sevdiğim kitabı filme alındı ve Uluslar Arası İstanbul Film Festivaline konuk oldu. İzlemezmiyim...izledim.
Haruki Murakami'nin tek aşk romanı İmkansızın Şarkısı... İzleyenlerin çoğu kitap daha güzeldi demiş. Bense çok beğendim. Kitapta ki hiçbirşey atlanmamıştı... Anlatılmak istenen duygu bana geçti. Belki kitabı okumuş olduğum için olabilir. Kitabı okurken Vantabe ile Nakao ormanda uzun uzun yürürken onlarla birlikte bende yürümek istediğimi hatırlıyorum.Görsellik çok iyiydi.Ornanlar, o yoğun yeşillik, fırtınalı deniz, hiç durmadan yağan kar çok çok iyiydi. Yalnız şöyle bir olumsuzluk yaşadık. Biz 10 yıldır falan cep sinemalarına alışmışız. Filmi beşinci sıradan hem de o kadar büyük bir sinemada ve dev bir perdede izlemek biraz gözlerimizi rahatsız etti. Vantabe yemek yerken ağzını açınca, Ebru kulağıma eğilip- korkuyorum beni de yutacak diye dedi:))Ben bu filmi yeniden izlemek isterim açıkçası...

Film öncesi, Zeya , Ebrucuk , Zuz , Ben ve Zeya'nın Murakami sever arkadaşı Elçin ile Hümeyrada buluştuk. Filme kadar kitap sohbetleri yaptık. saat 21.30 gibi de Sinema Rex'e geçtik.

Film bitince Ebru ve Ben onlardan ayrıldık meydana doğru yürüdük , taksiye binmek için. Saat tabi gece yarısı olmuştu. Bir kaç barın çıkışında kavga vardı biz zıp zıp zıplaya zıplaya kaçtık oralardan:))

Bu gün Cancanlar bizdeydi. Uras Bey ilk kez geldi evimize. Nasıl özlemiş Cancan bizim evi Ordan oraya koştu. Yemeğini hep ben yedirdim. Annesine sen işe git, ben burada kalacağım dedi.

Şimdi Gamse'den bir haber bekliyorum, eğer işini zamanında bitirebilirse çok güzel bir programımız var. Yoksa bu gece sadece yatıp kitap okuyacağım...