Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

21 Ağustos 2011 Pazar

Evrenden Torpilim Var

Sakın yanlış anlamayın kimsenin torpil falan yaptığı yok bana ... Sadece dün akşam başlayıp gece dörtte bitirdiğim kitabın adı... Bu kitaba karşı niyeyse bir direnç oluşmuştu bende...İlk baskısından itibaren elime defalarca alıp bıraktım. Her Ebru ve Zeya ile buluşmamızda bundan konuştuk. Okumadan okumuş gibi oldum neredeyse ve sonunda 95. baskısı Ebru tarafından bana hediye edildi... Ben bunu okuyana kadar Aykut Oğut ikincisini yazdı:))

İşin aslı benim hiç ama hiç kişisel gelişim kitabı okumayışım, hoşlanmayışım. Ferrarisini Satan Bilge ile başlayıp kitabın yarısında biten bir serüven benimkisi. Bu kitapları okurken bir taraftanda yazara - evet vet öyledir, heeee aynen öyle gibi içimden cevaplar veren bir tipim. Ama bu kitap, öğüt veren , ille de şöyle böyle yapın diyen bir kitap değil. Bir reçete sunmuyor insana... Kendi serüvenini anlatıyor Aykut Oğut. Şöyle şöyle yaptım, böyle böyle oldu diye anlatıyor. Ben bile bir iki tüyo kaptım ve sabah ev ahalisine sunum yaptım:))

Geçen gece Karı Koca ''Gişe Memuru'' nu izledik. Altın Portakallı bir film. Adı Gişe Memuru olabilir ama bir gişe filmi değil. Gişe memuru Kenan'ın çalıştığı gişesiyle evi arasında tıkalı kalmış monoton hayatını anlatmaktadır.İnsan ben büyüyünce gişe memuru olayımm demez tabiki... Film için Edirne yolunda ıssız bir yola gişe inşa edilmiş. Filmde Van Gough'un taboları gibi manzaralar var. Bittim o uçsuz bucaksız ayçiçeği tarlaları arasında kıvrım kıvrım uzanan yollara. Bir huyum var, şimdi o yollardan geçmeliyim diye tutturdum. Ama ayçiçeklerinin açtığı zaman. Hatta çaktırmadan bayramı o taraflarda bir yerlerde geçirsek diye kıtır attım ama kimse düşmedi...Bir de anız yakmaya başladıkları zaman gitmemek lazım. Kumburgaz, Kumburgaz'ken; bizim sitenin karşısında ayçiçeği tarlaları vardı... Mevsim sona ererken başlarlardı anız yakmaya, ne pencere açabilirdik,ne balkonda oturabilirdik. Şimdi oralar havuzlu siteler olmuş. İçim cızladı. Razıydım anız kokusuna...


Kitap dedik film dedik yazının sonuna geldik bile...