Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

2 Eylül 2011 Cuma

ateş olup yansam da...

Ramazanı sonsuz bir rehavet içinde geçirip, bayrama hızlı bir şekilde dalııp, Taksim-Kadıköy-Moda derken bünyeye birden fazla mı yüklendim nedir. Bayramın ikinci gününün gecesinden başlayarak ateş olup yandım, buhar olup tüttüm....Ama şimdi iyiyim. Kocam ve kızlar, hasta olunca da hastalığın hakkını veriyosun dediler...Evet , aynen öyle...şöle bi cayır cayir yanmadan, yerlerde sürümm sürüm sürünmeden hastalığa hastalık demem ben:)) Neyse gelmişler geçmişler olsunnnn...
Artık Eylül ayı da kendinden beklenene cevap versin, azcık serinlesin, sararıp solsun, perdeleri uçursun... Mıh gibi duruyo öylece...

Bayramda Patti ile vedalaşırım sanıyordum ama olmadı... Okuyamadım.Artık önümüzdeki maçlara bakacağız... Önümüzde ki pazartesi itibariyle çok hareketli bir hafta bekliyor beni... Misss gibi leylak kokoacak istanbul...

Bu bayram tatili , tatile gitmeyince , bana çok uzun geldi. Aslına bakarsanız iki günlük bir Cumalıkızık programımız vardı ama sonraya bıraktık son anda...Tam rezarvasyonu onaylarken... Nedense bi coşamadım...

Bu gün biraz kitabımı okumak, televizyona takılmak ortak noktada buluşursak bir film izlemek istiyorum... Nerde o o benim tek başıma yaptığım çaylı kahveli film keyifleri...Okullar bir açılsın, kaldığım yerden devam...Seyredilmedik film kalmasın etkinliğine...