Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

18 Ekim 2011 Salı

Bir Ayrılık

Bu gün yazma modunda değilim ama bu filmden haberdar olmanızı istedim...
Herkes haklı bu filmde... Yönetmen azcık başrol erkeğinin tarafını tutmak istemiş gibi ama:)
Bir İran filmi ilk kez Altın Ayı nödülünü almış bu filmle.İran filmi demişken yana yakıla aradığım bir İran filmi var. Adı''arkadaşımın evini nerede''. Kirazın Tadı'nın yönetmeninden sanırsam... Bu film için söyleyeceğim şu, izleyin ,mutlaka izlenmesi gereken filmlerden kategorisine koydum.Filmin adı Nadir ve Simin ama dünyada ve bizde Bir Ayrılık ismiyle vizyona girmiş.
İranlı yönetmen Asghar Farhadi’nin biten bir evliliği konu alan Jodaeiye Nader az Simin/Nader ve Simin, Bir Ayrılık adlı filmi, Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı Ödülü’yle onurlandırıldı. Filmin başrol oyuncuları Leila Hatami ve Peyman Moadi’nin yanı sıra, diğer ekip oyuncularının En Iyi Kadın ve En İyi Erkek Oyuncu Ödüllerini paylaşması da filmin başarısını farklı bir boyuta taşıdı.Farhadi, Altın Ayı’yı alırken yaptığı konuşmada, “Bu ödülü kazanacağımı hiç düşünmemiştim,” dedi ve sözlerine şöyle devam etti: “Bu ödül, doğduğum, hikâyelerimi öğrendiğim ülkemin insanlarının düşünülmesi için çok iyi bir fırsat.”Geleneksel ve modern yaşama ve düşünme biçimleri arasındaki çatışmanın yanı sıra, sınıf farklılıklarını da ele alan film, bir kadının eşinden boşanmak için dilekçe vermesinin ardından yaşanan olayları anlatıyor.

ülen hayat

Ne kitap, ne film hiç bir etkinlik yok...
Öle aval aval bakasım var...Bi de Mihriban dinleyesim...Musa Eroğlu söylesin
Sonra da Müzeyyen Senar Feraye'yi söylesin... Ferayedir kızımın adı , yar yandım aman aman Feraye desin...Bu gün bu gece böyle istedi canım...Biraz dengesiz bir profil çiziyorum belki dün İf you go away , Suzy Quatro takıldım bu gün de böyle...
Akşam yemeğinde de dünkü kuru köfteleri, patates ve domatesle yeniden pişirip İzmir köfte ayağına yedik.
Bir zamanlar birlikte çok iyi vakit geçirdiğimiz,güldüğümüz, eğlendiğimiz, birlikte gezilere katılıp gezi otobüsünde birlikte bağıra bağıra şarkı söylediğimiz o küçücük kasabayı gündüz gibi aydınlatanlardan GÜNDÜZ'ün facebook sayfasında öylece kalakaldım, artık gitmiş, artık aynı frekansta değilmişiz...ailesi sayfasını kapatmamış, herkes doğum gününü kutlamaya gelmiş...Ayrı şehirlere dağılınca, izler birbirine karışıp, silinince böyle bir azizliğe uğradım dün...Karmakarışık,darmadağın oldum...Yerin Gündüz gibi olsun Gündüz...

Ülen hayat , bazen gerçekten de ne yaptığını bilmiyorsun...


Bu aralar ki durum vaziyetleri bumudur? aynen budur...