Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

29 Mart 2012 Perşembe

Düşünen Şarkılar

Bu günkü yazıya müzikle başlıyoruz efeem...



Yukarda dinlediğiniz şarkı Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde yatan hastaların yazdığı şarkı sözlerinden şiirlerden yapılmış bir Albümden.
Çok sevgili Uzaklar beni bu albümden haberdar ettiğin için sana çok teşekkür ediyorum.Şarkılari dinledim hepsi çok güzel ama doğduğum, doyduğum, yaşadığım yer olan Üsküdar'a hasreti anlatan Üsküdar İskelesi adlı şarkı çok etkiledi beni.Tesadüf mü? bilemiyorum ama Üsküdar İskelesinden henüz geldim. Belki de benim hemen ulaşabileceğim bir yere duyulan hasretin anlatılması buna neden olmuştur.Geçen yıl da, yine Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinin bilinmeyen tarihi adlı bir kitap okumuştum.Kitap burada tedavi görmüş hastaların, çalışanların anılarından oluşuyordu.

Sözünü edeceğim kitap, çocuklara da yetişkinlere de hitap eden Ballı Çörek Kafeteryası...Yazarı Zeynep Cemali'yi 2009 yılında kaybettik. Her yıl adına düzenlenen bir öykü yarışması var. Yarışmanın 2012 yılı teması ise, Zeynep Cemali’nin Patenli Kız romanındaki,“Ona duyduğum öfke çoktan uçup gitmişti” cümlesinden yola çıkılarak “hoşgörü” olarak belirlendi. 2012 yılı seçici kurulu Necati Tosuner, Hacer Kılcıoğlu, Süleyman Bulut, Nuran Özyer ve Müren Beykan’dan oluşan yarışmanın son başvuru tarihi, 18 Mayıs 2012.Buradaki Linkten gerekli bilgileri edinebilirsiniz.



Ballı Çörek Kafeteryasına geri dönersek, annesinin ölümünden sonra onunla birlikte kurdukları hayali gerçekleştirmek için; babası ile birlikte Ballı Çörek Kafeteryasını açan Sıla'nın ve buraya gelen birbirinden ilginç müşterilerin hikayeleri. Benim çok hoşuma gitti. Dün gece Muhteşem Yüzyılı izledikten sonra keyifli keyifli okudum ve bitirdim.


Şimdi gelelim ben bu gün ne yaptım:)

Sabah biraz zor uyandım, yani kargalarla uyanamadım.Kahvaltımı yaptıktan sonra kütüphaneye gittim. Babamın okuduğu kitapları teslim ettim. 15 günde bir ödünç kitap alıyoruz ve teslim ediyoruz. Babam 15 günde kalınlı inceli 5 kitap okuyor. Bir kitap da kendim için alıyorum. Bu kez kendime İhsan Oktay Anar'ın Suskunlarını aldım. Kütüphaneden sonra sahilde yürüdüm ve herzaman ki yerimde oturup, denize doğru ayaklarımı uzattım, çayımı söyledim. Önce biraz gazete okudum. Baktım gazete çok uçuştu rüzgardan , Suskunları çıkarıp onu okudum. 32 sayfa okumuşum bir çay daha içtim, bir karanfilli tüttürdüm:) ve eve geldim. Gelirken artık onlara bir şey yapmadığım için şikayet eden ev halkına özellikle Gamse tabi bu:) ev yapımı su böreği ve fındıklı kek aldım.

Gelelim diyet nasıl gidiyor kısmına...İyi, büyüklere selam eder ellerinden öper, küçüklerin de gözlerinden.Şaka bir yana gerçekten iyi gidiyor. 12 kg falan oldu verdiğim. Temmuz ayına kadar hedefimde bir 10 kg daha vermek var. Eğer hedefime ulaşırsam breh breh, temmuzda yeğenimin düğününde indim havuz başına bir yar çıktı karşıma türküsünü söyleyebilirim.Ama siz temmuza kadar beklemeyin buradan Candan Erçetin'den dinleyebilirsiniz.Araya Rumcasını da attırmış, güzel olmuş.
Bu günün diyet yemeği...öğle yemeği olarak, yoğurtlu taze bakla ve salata yedim. Akşam iki dilim esmer ekmeğimin bir dilimi yerine bir kase mercimek çorbası içeceğim sonra ızgara edilmiş baharatlı tavuk ve yeşil salatam var. Daha ne olsun ayol.

Eveeet bu gün yine çok faideli bir yazı okudunuz BENCE:).



Şimdilik bu ka.