Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

3 Nisan 2012 Salı

güpgüzel salı

İki gündür, yatak odamızın penceresinin az altına taşınan komşularımız var. Pek sevimliler.Biz ailecek , aman zarar görmesinler diyerek gözlerine bakıyoruz. Camdan besliyoruz attıklarımızı havada kapıyorlar. Atılmayacak gibi olan yemeği aşağıya indiriyorum tabakla orada yiyor anneleri,yemeğin kokusunu alınca ağaçtan pıtır pıtır bir inişi var görmelisiniz. Aşağıda resimde gördükleriniz, bizim kedikuşlarımız.Anneleri geldi , onları bizim bahçedeki ceviz ağacının kovuğunda doğurdu. Koyun koyun yatıyorlar.Ben resimlerini camdan çekerken, annelerinin ağacun dibinden bana bir bakışı vardı görmeniz gerekirdi. Ama öyle kızgın bir bakış değildi. Çözdü bizi artık:))Resime tıklayarak büyütürseniz, anne kediyi daha iyi görebilirsiniz.

Kedi komşuları doyurduktan sonra sıra geldi bizim evi doyurmaya... Biraz yemeğimiz vardı zaten sebzeli bir şey pişireyim dedim. Baktım dolapta kıymalı soğanlı harcım var. Kabakları halka halka doğradım. Tencerenin dibinde az yağda, ve yedi sekiz diş sarımsakla ve bir kaşık salça ile soteledim. Sonra üstüne kıymalı harcımı koydum. Sıcak su ilave ettim, kabaklar tam pişmeden bir fincandan biraz az pirinç koydum, pişirmeye devam ettim. Pişme işi tamamlanınca da bol derotu koyup altını kapattım. Naziş bayılmış, çok güzel olmuş dedi.

Öğleden sonra, adı Dilber kendi Dilber bir genç kadınla buluştum. Dilber'den daha önce söz etmiştim. Benim çocukluk, gençlik, olgunluk her dönemden arkadaşımın kızı. Ve olacak iş değil ama Dilber'in babası ile benim kocam sınıf arkadaşı.Dilber'le önce Kahve Dünyasında oturduk, birer kahve içtik. Dışarda oturalım dedik ama yandan gelen matkap sesi buna izin vermedi. Zaten acıkmaya da başlamıştık, İçeri girip ikinci kattaki Kafka Kafeye çıktık. Bu arada Alkım Kitapevindeyiz:). Kafka Kafe'nin yemekleri de güzel, içecekleri de. Ben kocaman bir Sezar salatayı götürdüm.Saat üç gibi Gamsegamse'de katıldı bize. Çaydı sohbetti derken akşamı ettik.
Biraz da aşağıda kitaplar arasında dolaştık. Tabi Gamse Hanım benimle dönmedi. Kuzenleriyle bulup akşamın geri kalan kısmına onlarla devam etmek üzere benden ayrıldı.

Kitapda Suskunlar'a devam. Bu arada D&R kitap siparişlerim var. Çok güzel kitaplar çıktı yine. Hepsini aynı anda almanın imkanı yok, gelecek ayın sipariş listesi bile şimdiden hazır.Çok istediğim bir filmi de bulup aldım. Bir Japon klasiği...Japon dramasının en etkili filmlerinden biri olarak gösterilen Nobody Knows-Kimse Bilmez, ‘Cannes Film Festivali’ dahil pek çok ödüle aday gösterilmiş. Yarın sabah izleyeceğim, sakin sakin. Valla bu filmi çok istedim,o yüzden şölee sabah kahvemle izleyeceğim.

Bu akşamın dizisi Seksenler unutmayın:)