Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

9 Nisan 2012 Pazartesi

Bugünün kısa özeti

Bugün Meral Okay'ı kaybettiğimiz haberi düştü sabahımıza. Ne çok şey paylaşmış bizimle.İkinci Baharlar, Asmalı Konaklar, Bir Bulut Olsamlar ve hayatımın dizisi dediğim Yedi Tepe İstanbul.Tüm duygularımıza seslenmiş, adeta yol arkadaşımız olmuş yıllar boyu... Yolu ışık olsun...

**********

Bu gün yağmurlu bir İstanbul'a uyandık.Görümcelerim bunların sayılı yani bilinen fırtınalar olduğunu söylüyorlar. Kırlangıç fırtınası falan galiba...

Günü evde geçirdim. Genel temizlik günümüzdü. Pir-ü pak olduk. Kaç gün sürecekse... Ben de yemekler yaptım. Enginar mevsimi başladığından beri her hafta pişiriyorum ama sadece buharında pişirip, üstüne sızma gezdirip derotu ile servis ediyordum. Gamse eski usule dönmemi buyurdu ve garnitürlü pişirdim. Sonra etli biber ve kabak karışık dolma yaptım ve de yayla çorbası ile nihayetlendirdim olayı.

Akşama doğru işler bitince çay ve kitap keyfi yaptım. Magissa'nın hediyesi güllü İngiliz çayım ve Mango sokağındaki Ev eşliğinde kendime geldim.











Sonra Paskalya'dan bizim payımıza düşenlerden yani, bunlardan bir tanesi ile tatlandı ağzım. Bu bir tane çikolatayı yediğim için akşam meyvalarımı yemeyeceğim.Yani bir portakal ve bir elmaya denk düşüyor bu minicik çikolata...Diğeri ile de yani sarı lale ile de gözüm, gönlüm tatlandı.


Ve Menekşeler Atlar Oburlar'dan bir cümle...

Bir menekşeye bir ata davrandığınız gibi davranamazsınız. Evet okumanızı tavsiye edebileceğim bir kitap oldu Menekşeler Atlar Oburlar....


Dün gece yağmurun sesiyle uyandık. Karı koca hemen cama fırladık. Ağaçtaki kovukta yaşayan bizim kedikuşları ıslanacak diye, ama feneri tutunca baktık ki orası bomboş. Tek tek taşımış onları, anneleri. Umarım daha güvenli bir yerdedirler. Sabah bir baktım, ağaçtan bizim pencereye tırmanmış yemeğini bekliyor. hemen verdim. Gamse balıklı mama almıştı. Yaladı yuttu anında.Dün de dışarı çıkarken, karşı apt.nin giriş katının açık olan mutfak penceresinden içeri girerken gördük. Nazlı-aaa ev kedisi galiba dedi ama anında geri çıktı. sanırım kovalandı:)

Enginara not:
Benim usul enginarda , enginarlar limonlu suya konulmaz. Enginar o limonlu suyu içine çekince bence tadını kaybediyor. Yüzyıldan beri aynı kişiden alınır bizim enginarlar. Satıcımız soyar ve hemen kestiği limonu enginarlara sürer. Ben eve gelir gelmez hemen yıkar ve kendi buharında hafif tuzla azıcık pişiririm. Kararması umrum değil. Sonra zeytinyağda incecik doğranmış soğanlarımı, minik minik doğranmış havuçlarımı pembeleştirir, enginarları içine atarım, enginarları azıcık pişirmiştik ya önceden, ha ondan kalan suyuda ilave ederim pişerler birlikte. En son bezelyeyi ilave ederim, azıcık şeker birazcık portakal suyuda olabilir. Yani enginarları ayrı, garnitürü ayrı pişirmem. Birlikte pişiririm ki tatları birbirine geçsin. İyice suyunu çekene kadar pişince altını kapatırım. Ilınınca enginarları servis tabağına çıkarır, garnitürleri de kaşık yardımıyla bunlara paylaştırırım. Tencerenin dibinde su kalmışsa, üstlerine gezdiririm ve derotu ile süslerim. O kaaaa...