Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

24 Mayıs 2012 Perşembe

Leylak'lı mim, bugün , film falan filan

Önce Mim, Leylak Dalı düzenlemiş. E hep mimlenecek değilya kadınceyiz bu seferde mimlemiş:))


Mim şöyle...Kitaplığınızın soldaki en üst rafından başlayıp yaşınıza denk gelen kitaba kadar sayıyor, alıyor, yaşınıza denk gelen sayfaya gelip sayfanın başındaki ilk paragrafı yazıyorsunuz ve kitabın adını, yazarını, yayınevini, basım tarihini, sayfa sayısını ve tabi ki kişisel görüşünüzü de.Bir de mümkünse fotoğraf koyuyorsunuz..(Natalicim, üşendim yazmaya , bu kısmı olduğu gibi senden kopyaladım)

Şimdi ben kitaplığın başına geçtim aynen Leylak'ımın dediği gibi yaptım ama şeytan azapta gerek ya tuttu Çerkesce bir kitap çıktı. Haydaaa dedim, diğer kitaplığın başına geçtim saydım yaşım kadar anah bu kez de Ortaçağda Büyü adlı kitap çıktı. Baktım ilk paragrafa dedim ki beni büyücü müyücü sanırlar, çıkarttım o kitabı yanındaki kitap yaşımın sayısı oldu haliyle ne ka aklılı olduğuma bir kez daha kendim de inandım bu kez. Neyse şimdi kitabımızın adı Gülün Adı. Ben bu kitabın önce filmini izleyen gruptan olduğum için fıldır fıldır kitabı da bir solukta okumuştum. Bu kitap hakkında bir söylenceye göre , Bizim Orhan Pamuk ve bu Umberto sahaflarda bir elyazması sandığını karıştırmışlar.İkisi de birer elyazması kitap almışlar ve sonra bizim ki Kırmızı'yı yazmış Umberto Bey de Gülün Adını... Sunay Akın'ın dişisi olarak bu bilgiyi size vermekten gurur duyarım. Doğruluğu konusunda söyleyenlerin yalancısıyım.
Kitapta 1327 yılında İtalya da ki bir manastırda geçen bir cinayet soruşturması anlatılıyor. Alt metinde ise ortaçağ Hristiyan dünyası var.

Kitabın ilk paragrafı.
Kasım sonlarında güzel bir sabahtı.Gece boyunca az kar yağmıştı;ama toprak üç parmak kalınlığını aşmayan soğuk bir örtü ile kaplanmıştı.Karanlıkta, alacakaranlık duasının hemen ardından,vadideki bir köyde ayini dinlemiştik.Sonra güneş çıkınca dağlara doğru yola koyulduk.

Gülün Adı
Umberto Eco
Can Yayınları 21.Baskı
740 sayfa
basım tarihi -Aralık 2010
basım tarihini görünce kitabın Nazlı'nın kitabı olduğunu anladım. İngilizce ve Türkçesini birlikte almıştı, kitaplığı için. Ayıptır sölemesi:) ben 1986 baskısını okumuştum...

Bu görevimi de ifa ettikten sonra gelelim Lalenin Bahçesi bugün ne yaptı ne ettiye...

Bu günün yürüyüş rotasında Kuzguncuk vardı. Yine yokuş aşağı indik pıtır pıtır kendimizi Kuzguncuk'da bulduk. Oturacağımız yere gelince baktık gölgeler kapılmış. Denize yakın oturduk ki denizden esinti gelir diye ama yine de bir şeyler yiyipiçmek ve kitap okumak için sıcaktı. Önce oturduk, ben etrafı kestim, kalkan olunca hemen gölgeyi kaptık:)) Sonra ben çantamdan simitlerimizi , simite eşlik edecek nevaleyi ve eeen önemlisi yeni keşfim derotlu peynirli poğaçayı çıkardım. Sehpamızı koşturdu garsoncu, çaylarımızı söyledik ve kitaplarımızı açtık. Tepemizde de adını bilmediğim güzel kokulu çiçekleri olan ağaç. Uzaktan defneye benziyor ama değil. Geçen gün Ece kuşum bana bir dal koparıp vermişti, hala mis gibi kokutuyor evi...Uzaktaki Küçük Güneş Kuşlarını okuyorum, dışarıda olan okuma saatlerimde. Çok rahat okunan, derdini dolaştırmadan anlatan bir kitap. Böyle olunca dışarıda ilgi dağılsa bile çok rahat okunuyor. 12 yaşındaki, Nijeryalı Blessing adlı kız çocuğunun gözünden Nijeryanın asırlardır süren gerçeği ile yüzyüze geliyoruz.Kitap hakkında yaacaklarımı bitinceye bırakayım şimdilik.Tabiki evde 1Q84 okumaya devam.

Yazım burada bitiyor, biterken hepinizin kandilini kutluyorum.
Kandilleri çok severim, dua etmeyi hatırlamak, dileklerimizi tekrar dile getirmek için bulunmaz fırsat diye düşünürüm.