Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

14 Haziran 2012 Perşembe

Madeinusa

Bugün benim doğum günümdü...Evde kutladık, hatta pastamı kendim yaptım. Sakın almayın dedim. Diyet sütle yaptığım muhallebi ile çilekli milekli bi yaş pasta yaptım. Hem günlük meyva hakkım hem de haftalık sütlü tatlı hakkımı kullandım. Bazen kendimi çok takdir ediyorum , böyle pratik çözümlerimden dolayı:)

Yemekte de umdukları havayı bulamadılar malesef heheh kendim için en şahanesinden közlenmiş biber ve patlıcandan salata yaptım.Valla Ordu'ya gitmeme şurada 15-20 gün kaldı, hayatta bozmam diyetimi.

Ben hadi pasta merasimi bitsin, pijamalarımı giyip , kitabımı okuyacağım derken kapı çaldı , görümcem, Meral ve Mehmet geldi. Meğer benden başka hepsinin haberi varmış.Pasta merasimini berabere yaptık. Oy Cankuşum bana öyle der, birlikte yapacağımız bir şey oldu mu, hadi Cicianne berabere der...

Beni mesajlarıyla, mailleriyle, telefonlarıyla, twitterden, facebook'dan yani bilumum sosyal platformlardan doğum günümü kutlayan herkese çok teşekkür ediyorum. Valla beni şımarttınız neredeyse başım göğe erdi.

Şimdiii dönelim artık normal hayatımıza:)

Sabaha dönelim. Malum erkenden hortladım... Kuşların cıvıltısına uyandım desem inanın. Bu sabah coştularda coştular mübarekler. Arka bahçede kiraz ağacı var, sanırım ona geliyorlar. Miss gibi hanımeli ve gül kokuları yattığım yere kadar geliyor ama baktım bir iki güne bir şey kalmaz artık.Yeşil çayımı aldım, bir saat kadar falan kitap okudum. Sonra gidip kendime doğum günü kahvaltı tepsisi hazırlayıp, kendi mekanıma geçtim.Filmim hazırdı. Bu filmi size tavsiye edip etmemekte kararsızım.

Bir Peru filmi.Bazı sahnelerde balkan filmi izler gibi oldum. Doğa betimlemeleri ve müzik insana o duyguyu veriyor. Film 8 ödüllü bir festival filmi. Filmde aşk yok, aksiyon yok o yok bu yok ne var derseniz,size dünyada ne acaip yerler, ne tuhaf adetler, ne tuhaf insanlar var demeniz garanti derim. Peru'nun dağ köyünde, senede bir gün tanrının onları görmediğine inanılıyor, ne yaparlarsa yapsınlar günah olmuyor.İzlerken olmaz olsun böyle adetler diyeceksiniz sürekli.Benim en ilgimi çeken detay, meydan saatçisi. Köy meydanının ortasında aynı dijital saat görevi görüyor. tele dizdiği kağıtlardaki rakamları güneşe bakarak dakika dakika çeviriyor. Filmin bir etnik film olduğunu düşünün, bazı yerler belgesel tadında fakat bir kurgu olduğunu da unutmamak gerektiği bazı kayıtlarda özellikle vurgulanmış. Zaten kurgu olamamasını düşünmek bile istemem.Bu yılın en tuhaf filmini en tuhaf isimli kızı Madeinusa'nın filmini izlediğimi söyleyebilirim.

Haydi gittim ben.

Bu bir 13 haziran yazısıydı...tabi ben yazarken tarih 14 haziran oldu...