İyi bir hafta sonu geçirdik ama maalesef haftaya iyi bir başlangıç yapamadık. Pazartesi sabahı okula giden Gamse, daha okula varmadan öğretmen arkadaşlarının gencecik kardeşinin trafik kazasında kaybedildiği haberini verdi. Şoka uğramış gibi kalktık yataktan.
Ben gencecik fidanın görmediklerine artık göremeyeceklerine ,yaşamayacaklarına üzülürken benim dışımda evdeki herkes geride kalanların bundan sonraki eksik yaşamlarına daha çok üzüldüler. Nasıl bir ters köşeye yatırılmaktır bu....Hangisi daha acı buna karar vermek çok zor ama. Ben sokakta ne zaman bir yaşlı görsem, elinde telefonla konuşan, bi yerde oturmuş kahve içerken,sohbet ederken ya da; ah annem de olsaydı,görüntülü konuşma yapabileceğimiz telefon alırdık ona diye düşünürüm.Gamse ile Naziş'in meslek sahibi olduklarını görseydi, vize final telaşlarını yaşasaydı, maaşlarını aldıklarında onu gezmelere götürselerdi,bakıp bakıp gururlansaydı mesela...Nedense annem 2000 li yılları görmeyi çok arzu ederdi hatta 2000 yılında kaç yaşında olacağını hesaplardı... Eğer yaşasaydı 2000 yılına girdiğimizde 69 yaşında olacaktı...
Kaza haberini defalarca üzt üste verip, en ice ayrıntısına kadar veren tv kanalları acaba bunu ailelerinin de seyredeceğini, duyacakları acıyı ne kadar katmerlendireceklerini hiç mi? hesaba katmazlar bir de bunu düşündüm çokça....
İşte böyle karışık duygular içinde geçti haftanın bu ilk iki günü...Peki sizinki nasıl geçti?