Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

18 Mart 2013 Pazartesi

15/9

Yine zıpkın gibi fişşekk gibi bir haftasonu geldi geçti...

Cumartesi gününü evde geçirdim,hatta şu aşağıdaki yazıda neler yaptığımı anlattım, yazımı yazdıktan sonra kendime bir kahve yapmak için mutfağa gittim.Kahvemi ocağa koydum,aniden kafamın içinde bir yanma hissettim ama öyle böyle değil...Bir anlık bir şeydi geçti...Daha sonra başım ağrımaya başladı...Bir ağrı kesici aldım,kitabımı okumaya devam etttim daha sonra baktım geçmedi yattım...Kızlar dışardaydı,gelirken halalarına uğramışlar,Meral ve  halalarını yani görümcemi de alıp gelmişler...Tabi evi karanlık ve beni yatar görünce bunlarda bi panik, Görümcem hemen tansiyonunu ölçelim dedi...15/9...Ben genelde çok düşük tansiyonluyumdur 10/6 falandır genelde...Tabi bu yükseklik beni  iyice salladı...Hemen  diğer görümcemin kalp uzmanı olan oğlu İlker arandı...O hemen duruma el koydu,küçük bir tansiyon ilacı içirtti,ışıkları söndürttü ve yatılacak ,gezelenmeyecek dedi.:)..Zaten yarım saat sonra düzeldim ama hani bir  yere bi tarafınızı çarparsınız da bir süre daha orası sızlar ya,yara izi gibi aynı öyle bi şey oldu...Sabaha kadar o durumda geçti zaten...

Pazar sabahı erken uyandım,Naziş kursa gitti ben de kendime bir yeşil çay aldım,filmimi koydum tam izlerken Gamse seslendi...Ben dün akşam çok korktum,çok sıkıldım kahvaltıyı dışarda yapalım,evden çıkalım dedi...Bir türlü  nereye gideceğimize karar veremedik sonunda yine kendi mahallemizde kaldık,Korudaki Beyaz Köşke gittik...Gamse,o ara Banu^'ya da mesaj atmış,biz kahvaltıya gidiyoruz diye...Biz gitmiş,henüz oturmuştuk ki onlar da çıktılar geldiler...Bir güzel kahvaltımızı ettik...kar yağdı,yağmura döndü bizim kahvaltı bitti...E artık evden çıkılmış, geri dönülür mü? Ercü-hadi DSİ  ye,51 oynamaya dedi...Tabi yolda Filizler arandı,onlar da  oraya geldiler ve ,sohbet,51 oynamak,yeme ,içme ,mimoza ağaçları arasında yürüyüş ile akşam ettik...Akşam yemeğimizi yedik,tekrar çaylarımızı içtik,bir parti daha 51 çevirdik ve hadi  hadi Survivvor başlıyor bu akşam diye diye eve döndük...

Ballıbabalar çok güzeldi,çocukluğunda ballıbabanın çiçeklerinin dibindeki balın tadına bakmayan var mıdır?


 Filiz sigara molasında bizi izlerken:))
Bu sapsarı mimoza ağacına bayıldık...

Eve gelince, banyo sırası,çay, survivor izleme sonra yeni kitap Çatı Katı Aşıkları/Şükran Yiğit...

Peki sizin haftasonunuz nasıldı...