Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

1 Ağustos 2013 Perşembe

Flashback

Yazmadığım günler için hadi bi flashback yapalım:)

Görümcemin kızı Filiz'de yapılmış bir iftar var...Yine kalabalıktık,yine çok keyifliydi ve yine çok lezzetliydi...Öyle keyifliydi ki; sohbete dalıp iftar saatini unuttuk. Ezan sesiyle kendimize geldik. O panikle üç kişi aynı anda servise saldırdı:)


Nihayet kendi ramazan pidemi kendim yapmayı başardım... Tarifler'' Missgibi''mden ve Selgin'den...Her iki tarif de çok güzel...İftar davetlerine giderken yaptım götürdüm çok beğenildi.



Yeni bir mekan denedik ve çok beğendik. Anadolu Hisarı Göksu Nehri kıyısında -Nart Cafe-Resteurant-Bir Çerkes lokantası...Yemeklerini ve ortamı çok beğendik. Hele közlenmiş patlıcan dolmasına kocam bayıldı. Etlerinden bile daha güzel dedi. Şu limonatanın sunumu size ne demek istediğimi anlatır. Nehir kenarında oturup,serin serin yemek yemek de cabası...



(limonata sunumuna bir de yakından bakalım...yeşil elma ve limon dilimli)

Fenerbahçe Orduevinde yapığımız havuz,deniz sefaları devam ediyor. Ama dün iskele tamir edildiği için denize giremedim,havuzla yetindim.Okuduğum ''Solmayan Güller'' çok kalın olduğu için onu taşımadım oralara ...Peri Gazozu/Ercan Kesal eşlik etti bana dün. Ama ne eşlik...

Ercan Kesal  kitabın başında demiş ki;Ben okuyucuma bir şeyler anlatmak değil göstermek istedim hep.Ben ne yaşıyorsam ve görüyorsam ona da aynı şeyleri göstermekti niyetim.Bir arkadaşının yazdığı küçük bir not bu konuda amacına ulaştığını göstermiş...^^Kıymetli,yazını  seyrettim bugün^^yazıyormuş notta.

Evet sevgili Ercan Kesal,ben de yazını seyrettim dün,seyrettiklerim beni çok duygulandırdı.Ne çok ortak noktamız varmış...Aynı dönemlerden geçmişiz.Senin de okuma şeklin benim gibi karman çormanmış. Sen de küçükken kütüphanelere dadanırmışsın benim gibi:) Ve o''Ördek'' adlı kadın var ya, yıllar önce garip bir biçimde değdi hayatımıza...Sanırım aynı kişiden bahsediyoruz...Kaç kişi kızına ''Ördek'' diye isim koyar ki... Çok seneler önce Naziş-kahkahalar ata ata geldi. Gazetede bir isim değişikliği ilanı vardı..''Ördek Finten'' adlı bir kişinin mahkeme karariyle ismini değiştirdiği ilanıydı...Unutmamın nedeni, her isim koyma konusu konuşulduğunda aklımıza bunun gelmesi ve anlatmamızdır... Bizi güldüren bir şey,bir başkasını nasıl da yaralıyormuş meğer...Her hikaye ayrı bir hikayeyi de hatırlattı bana ve 198 sayfalık kitap sanki 300 sayfa dolduracak kadar hikayeyle doldu...Hep derim ya ben, iyi bir yazı okuduğumda,iyi bir film izlediğimde kendimi bunu yapanlara borçlu hissederim. Çünkü hissettiklerime değer biçemem. Şimdi ben sana çok ama çok borçlandım Ercan Kesal...


Dün  akşam iftar yemeği için bizim mahallenin kebapçısına gittik...E maallenin:) kebapçısına gidince  mahallece iftar ettik haliyle:)

Bi de ne güzel yağdı yağmur bugün...Bereketiyle geldi ağustos...
Benden bu kadar...