Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

14 Ağustos 2013 Çarşamba

Limonata gibi

Bana göre limonata tadında geçiyor yaz...Kastettiğim havalar tabi. Yoksa ülke gündemi yine ağır hep ağır...

Havada hep bulutlar ve hep bir rüzgar var...Şimdiye kadar iki kez klima açtık,o da bir iki saat falan...Ben geçen yazı klima altı cam cam  vaziyetlerinde geçirmiştim. Geçen seneki yazılarımda da yanıyoz yanıyooz diye feryat etmiş, alev alev gibi   başlıklar atmışım hatta...

Gecleri,okuma odasının her iki camını da ardına kadar açıp,püfür püfür kitap okuyorum.En son ''Peri Gazozu/Ercan Kesal'' dan söz etmişim. Dün de imza günü vardı... Ben gidemedim çünkü ne kadar #direnbizimevintvsi desem de direnmedi ve ebediyete intikal etti...Onun yerine aldığımız tv nin montajı vardı...E artık alınca yeni nesil bişi alalım dedik.Onların da işi başı uzun. Al eve getir,sehpaya oturt devri bitmiş :)) Ama benim fedekar ve de cefakar kızım Naziş,gitti hem Ercan Kesal ile tanıştı hemi de  kitabımı imzalattı...



Araya ''Peri Gazozu''nu araya sokup yarım bıraktığım  ''Solmayan Güller/Jennifer Donnelly''e devam ettim ve de bitirdim. Ayıptır söylemesi,kendisi de bir ansiklopediden halliceydi...Ama ,rahat okunan,şır diye akan bir kitaptı neme lazım... Sayfalar ilerledikçe ,konuya çok etkisi olmasa da, sanırım 1880 li yılların İngiltere tarhinden de kesitler verebilmek için aaraya giren bir katil vardı...Aha,katil ne alaka demeyin adı hala bile unutulmayan ''Karındeşen Jack''bu... Kitabın en hoşuma giden yönü gerçek kişilerin de kurguda olmasıydı mesela Van Gogh gibi..Kitapta, polisiye bir yan var, aşk var, gizem var, başarı hikayesi var.... Yani okumayın demem...

Solmayan Güller bitince biraz eğlenceli birşey attırayım araya dedim ve Afilli Flinta; Alper Canıgüz'ün ''Cehennem Çiçeği''ni okudum. Nasıl eğlenceli, bir lokmada haap diye yutulabilecek bir kitap anlatamam...Hemen diğer kitaplarını da alacağım.


Şimdi ise Başucumda Müzik/Kürşat Başar okuyorum...Hemen hemen hikayenin ne olduğunu ve nereye doğru gittiğini kavradım.Kürşat Başar'ın yıllar önce bir tv programı vardı...Çok şık bir yemek  masası  başında,birbiriyle alakasız ünlüler bir araya gelir,sohbet ederlerdi...Ben onları görünce,ay bunlar ne gibi bir ortak konu etrafında konuşabilir ki derdim her seferinde ama Kürşat Başar  bunu başarır ve çok keyifli bir sohbet çıkardı ortaya...Kitap da öyle...Sanırım bir çogunuz okumuştur zaten...Ben daha önce 'Kış İkindisinin Evinde''yi okumuştum ama bu en çok beğenilen ve sözü edilen kitabını 10 yıl kadar geciktirmişim:))İşin tuhafı,kitabı okurken de bu kitap 20-25 yıl önceki Lale'ye daha çok hitap ederdi gibi bir düşünceye kapılmış. Sonra o yıllarda daha çok  içinde bulunduğumuz ortamın da etkisiyle daha çok Pınar Kür, Sevgi Soysal, Bekir Yıldız ve Fakir Baykurt okuduğum aklıma geldi) Tamam dedim bu yaş,yani şimdiki yaş uygun,ilişkiler hakkında çok daha iyi fikir yürütebileceğin bir yaştasın:)) Çok emin olamasam da bu yaş iyi dedim...



Bir kitabım var sırada Ataletim ve Leylak Bacım ağzımı sulandıra sulandıra sohbetini yapıyorlar...Ama kanımın son damlasına kadar bekletiyorum..



E hep kitap olmaz di mi?.Biraz da yiyelim içelim... Size son derece pratik bir lahmacun tarfi vereceğim şimdi.Bizim evdekiler yiyince,bir daha dışardan lahmacun isteemyiz dediler. İşte bu söylenince nasıl bir gaflete düştüğümü anladım, kafama bir şeyler dank etti ama heyhat artık çok geçti, tadını almışlardı bir kere:))



Şimdi efenim... Ana malzeme tüm marketlerde satılan dürüm falan yaptığımız tortilla hamuru... Bir pakette 10 adet var ve fiyatı üç-dört lira falan.

10 tanelik için yarım kg kadar kıymayı eğer yağlıysa kendi yağında yoksa kendi ölçüzce yağla önce suyunu salıp, çekene kadar pişirin, soğanı ve biberi incecik doğrayın birlikte karıştırmaya devam edin,sonra bir tatlı kaşığı biber salçası,bir çorba kaşığı domates salçası ilave edin. Salça ile de biraz pişirin ve  minik minik doğranmış domateslerini ilave edin.Baharat ve tuzunu kendi isteğinize göre ayarlayın. Hatta sarımsak da doğrayabilirsiniz.. Yalnız malzeme biraz suluca olsun ki, hamuru ıslatsın.

Şimdiii, yanmaz bir tavayı iyice ısıtın ve yağlamadan tortilla-dürüm  hamurunu tavaya koyun. Malzemeyi üstüne yayın...Çok kısık ateşte ,üstüne kapak kapatarak pişirin. Artık limon mu sıkarsınız? arasına  soğanlı, maydonozlu garnütür mü koyarak yersiniz bilemem.

Bunlar da yaza en uygun tatlılar,keşküllülü dondurma ve yeni icadım adını ferahca koyduğum limonata tadında bir su muhallebisi...
Bir litre su için,altı limonun suyunu sıktım,üç tanesinin kabugunu da rendeledim. Bir buçuk bardak şeker,üç üç kaşık un, iki kaşık nişasta ile muhallebi gibi pişirdim. Bir paket vanilya ilave ttim,altını kapatıp kaselere  koydum. Üstündekiler,yulaflı büsküvi ve limonlu çikolata çubukları...

Hayd, gideyim şimdi...