Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

23 Ekim 2013 Çarşamba

iŞTE BÖÖYLE BÖYLE

Görüşmeyeli ,yazmayalı neler yaptım,neler izledim neler okudum...
Kitapta ''Haldun Dormen Anılar''a devam...E ne yapalım kitabın kalınlığı Haldun Dormen'in hem yaşadıklarıyla hem de yaşıyla mütenasip bir boyutta:)) Enine boyuna maşallahhh...

Dizim nedeniyle ,Atalet'imin direktifleri uyarınca evde oturdum ve -elemtre fiiişşşş kem gözlere şiiiiş-  faydasını da gördüm...Bu evde oturma boyunca  güzel filmler izlediğim gibi ne kadar salak filmler varsa onları da izleyip   salak film kotamı doldurdum. Hatta ''Dullar'' adında bir Arjantin filmi vardı ki tüy dikti... E salak filmse niye seyrettin derseniz salaklığımdan neden olacak...

Ama neyseki  bir Marilyn Monroe filmi izledim sıcacık ,bir romantik komediydi,çok güzeldi... Hatta bu filmin çekildiği sıralarda yaşadığı aşkı anlatan bir film yapıldı.- Marilyn'le İki Hafta- geçen yıl ve Oscar adayıydı yanılmıyorsam..

Bu aralar bizim evin en favori yemeği geçen yazımda tarifini verdiğim quesadilla... Naziş üç öğün versem yiyecek hatta.... Yarın doğum günün için özel ne istersin dediğim de bunu deyince yok artık dedim de sonra islim kebabına çevirdi olayı.O nu da güzel yaparım ,üzerinize afiyet:)

 On günlük evde oturmanın acısını dün Ece ve Nermin ile Kadıköy'de çıkardık. Limonata gibiydi hava... Çay,kahve,yemek molası vere vere,kitapçı kitapçı geze geze akşam ettik... ''Çiya Sofrası''nda yemek yerken tam önümüzde ,simit satan  gencecik adam, sara krizi ile yere yapışınca hayatta kafamıza dank etti...Ecem fırladı gitti yanına... Neyse çabucak toparlandı,aldı tablasını gitti,hayatına doğru...


Nermin'in deniz otobüsünden inmesini bu manzara baka baka  tam iskelenin karşısındaki ''Kafka Kafe'' de bekledik.








 O keskin gözleriyle Ece hemen gördü ve telefonda,şimdi siyah arabanın yanından dön, doğru yürü, şu anda beyaz bir minübüsün önünden geçiyorsun ha şimdi yukarı bak:)) direktifleriyle  Nermin'i yanımıza kadar getirdi... Güzel arkadaşım benim,eli kolu dolu geldi... Gittiği kurstan ,yaptıklarından bize de pay düşmüş. Bu Eros'lu dergilik,şimdilik azıcık lale sepeti vazifesi görsün... Kapıdan içeri girerken görüp,içim açılsın...









Şimdi ben bu akşam için hamsileri tavaya atmaya gidiyorum. Siz de eğer bu yazıyı okuduysanız, yarın doğum günü olan Naziş için yeni yazana kadar eskisini hatırlayın:)

Buradan TIK