Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

9 Aralık 2013 Pazartesi

#YEMEK FIRTINASI 2.gün... Venüs...Kadıköy

Uuuuuu bu haftanın ilk yazısı çok dolu, ''YEMEK FIRTINASI'' ikinci gün var... ''Bibliyomanyaklar'' da yeni yazım bugün yayına girdi o var... Dün Naziş ile yaptığımız Kadıköy günü var.

Haydiii başlayalım.







''Bibliyomanyaklar'' da  bu ayın kitabı ''Venüs/ Şebnem İşigüzel'' idi. Geçen hafta Leylak Dalı yorumlamıştı bu hafta ise benim yorumum yayına girdi...Okuyanlar bir de, biz nasıl yorumlamışız ,okumayanlar ise kitap hakkında biraz ön bilgi edinip okuyup okumayacklarına karar verebilirler.Okuyanlar lütfen yorum bıraksınlar ki, biz de görelim ne kadar okuyucuya ulaşabiliyoruz.TIK






''YEMEK FIRTINASI'' nın ikinci gününün konusu;: Çayın en güzel eşlikçisi Dışarda yağmur yağıyor, elinize kitabınızı almışsınız, çayın dumanı üstünde yanına hangi lezzet gider? En sevdiğiniz tarif olabilir yada yepyeni bir lezzet deneyebilirsiniz.

Yemin etsem başım ağrımaz . Benim için çayın yanına en çok yakışan şey, lzzetli yapılmış, ekmeği, ara malzemesi iyi seçilmiş, ve de gerçekten tost makinasında tost edilmiş bir tosttur. Benim en favori tostum, tam buğday ekmeğine  ya da başka bir esmer ekmeğe yapılmış olan tostumdur. Dilimlerden birinine acı biber salçasını incecik sürerim, diğerine ise krem peynir sürerim.İki dilim  arasına ise tel kaşarları döşerim  ay tarif ederken bile ağzım sulandı :)Hatta biraz önce  şu resimde gördüğünüz olayı resmi çeker çekmez  bitirdim:) Sonra tost makinasında aradaki kaşarlar eriyip kenarlardan taşana kadar, hatta taşanlar kızara kadar  bastırırım. O taşanları da bıçak yardımıyla tostun üzerine toplar, tabağa alırım. İlla ki verevine keserim ortadan. Hem yemesi kolay olur, hem de yeme şeklim budur:))
Yanına mutlaka domates ve yeşillikler koyarım ki bu genelde roka olur ve tostun  kenarları ile de reçel yerim:)) Mesela bugün kü bir dilim portakal reçeliydi...


Şimdi geelim düne, Dün  Naziş, Fransızca kursundan çıkınca Kadıköy'de buluştuk. Önce'' Otantik'' de yemeğimizi yedik. Sonra Akmar pasajındaki sahaflardan başladık  tüm Kadıköy çarşıyı tavaf ettik. Geyikli geyikli çoraplar aldık, çay molası verdiğimizde yan masaımızda oturan ve ilk buluşmaları olduğunu düşündüğümüz çiftin konuşmalarına güldüğümüzü belli etmemek için mahv olduk. Birbirlerine ,yılbaşı gecesi ne yapacaklarını soruyorlar bunlar şimdi. Erkek olan; evde olucam, her yılbaşı evde olurum çünkü; hiçbir yılbaşımda sevgilim olmadı... Bunu da hiç kompleks yapmıyorum gerçekten yapmıyorum dedi:)) Sonra yine yolda yürüyoruz, kalabalık  o yüzden insanlarla yanyana , sırt sırta yürüyoruz neredeyse hemen yanımızda elele yürüyen çiftlerden kız olanı, - biz devam etmeyelim ya, aynı babama benziyorsun dedi:)) Naziş'in gözünden yaş geldi, gülmekten. Ama oğlan hiç istifini bozmadı hatta gülerek, kızlar zaten babalarına benzeyen erkeklerle birlikte olurlarmış dedi...
Hava da nasıl soğuktu,ondan mı bilemem en çok da atkı bere  satan dükkanlara girdik. Nasıl renkli nasıl albenililerdi. Naziş'e çok şirin bişi aldık. Satıcı kadına ,başka renleri yok mu dedim.Artık yapamıyorum dedi.

Akşam ise  en favori dizim ^^ Güneşi Beklerken^^i izledim , biraz kitap okudum ve cukka yatak...

Böle işte