Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

9 Ocak 2014 Perşembe

Enfeksiyöz mononükleoz

Başlık size garip gelmiş olabilir ama biz yılbaşı ertesinden itibaren bununla yaşamaktayız.

Herşey Gamse'nin üç gün üst üste sadece akşamları ateşlenmesiyle başladı. Gündüz gayet iyi okula gidiyor, akşam yatmak üzereyken ateş yükseliyor, 37,5- 38,5 dereceler arasında seyrediyor,bi parol içiyor ateş düşüyor. Sabah bir şey ,yok yine. Üçüncü gün ben artık,olmaz böyle, vücüdunda bir enfeksiyon olmasa,bu ateş çıkmaz, okula gitmiyorsun doğruu doktora dedim. Bizim hemen üst tarafımızda olan ''Akademic Hospital'' a gitti, arkadaşıyla. Bir süre sonra telefon açtı-Anne,ben hastaneye yatıyorum,bana pijama falan getir gelirken dedi.Artık ,bizi düşünün karı koca yayan yapıldak düştük yola. Ben heyecandan dolapta pijama bulamayıp, balkonda yıkanmışlardan aldım, düşünün  o kadar yani.

Doktorun teşhisi: Enfeksiyöz mononükleoz denilen viral bir hastalık. Genel taşıyıcısının çocuklar olduğu, tükürük ile bulaşan bir hastalık. E bizim kız da öğretmen, çocuklar yüzüne gözüne hapşırıyo, sarılıp öpüşüyorlar. Ona bulaşmasın da kime bulaşsın. Çocuklar bu hastalığı genelde grip gibi ayakta geçiriyorlarmış. Ama yetikinlerde, lenf benzlerinin şişmesi, dalak büyümesi, karaciğer enzimlerinin artması, vücut ağrıları ile kendini gösteriyor. Teşhisi o yüzden bir çok hastalıkla özellikle  evlerden uzak lösemi ile karışabiliyormuş. Hatta Gamse'nin preferik yayma testini yapan Biyokimya uzmanı bize hücre yapısı ile bilgi vermeye geldiğinde; kendi oğlunun da bu hastalığı geçirdiğini hatta kendilerinin ona  lösemi tedavisi uyguladıklarını anlattı. Gamse'nin bulguları o kadar tipikmiş ki hemen teşhis konabilmiş. Hatta öğrencilerime ders olarak anlatacağım dedi. Hatanede beş gün kaldık. Bu beş gün boyunca hiç aralıksız serum takıldı,her gece ataeşlendi,  her sabah kan alınıp , karaciğer enzimleri kontrol edildi. Biz her sabahı bin umutla bekledik, beşinci güne kadar da her sonuç artmış olarak çıkıp morallerimizi bozdu. Ama doktorumuz bunun olağan olduğunu  bir zirve yapıp öyle ineceğini söyledi. Beşinci gün arık inmeye başladı ve biyokimyadan gelen sevindirici sonuçla da taburcu olduk.

Bunu uzun uzun anlatmamın nedeni, eğer Gamse kendini iyi anlatamasaydı. Mesela ensesinde bir beze olduğunu söylemeseydi doktorun karaciğer enzimlerini kontrol etmek,lenf bezlerine bakmak başlangıçta aklına gelmeyebilirdi. Ateş vardı, boğazları şişmişti ve kırgınlık vardı. Grip sanılıp, antibiyotik tedaviye başlansaydı çok daha ağırlaşacaktı tablomuz.

 Biz çok şanslıydık ki, hastalığa hemen teşhis kondu,Akademic Hospital doktorları  günde üç kez -nasılsınız öğretmenim diye  kontrollerini ihtimamla yaptılar sürekli motive ettiler, hemşireler de küçük öğretmen küçük öğretmen diye diye nazladılar. E biz, ablası, babası, arkadaşları pervane olduk etrafında...Öğrencileri, afişler hazırladılar,öğrenciler ve arkadaşları  geçmiş olsun videoları çekip çekip gönderdiler...Doğal meyvelerden kompostolar yapıp nerelerden taşıdılar, çiçeklere boğdular. Dünyaya pembe bakmayı sağlayan gözlükler, reiki yüklenmiş objeler, komik oyuncaklarla Gamse'yi hastalık havasından çıkartmaya çalıştılar. Telefonlarımız, mail kutularımız mesajlarla doldu taştı...Hatta evimizin  daire kapısının dışı bile çiçek dolu. Mecburen kokulu çiçekleri oraya koyduk:)) Yani ,kısacası  iyi olmaktan başka şans tanımadık Gamse Örtmene...Ve anladık ki böyle günler dostlarla çok daha kolay atlatılıyor. Hepiniz sağolun varolun.



,Şimdi Gamsegamse bir ay evde yatacak. Yatacak derken harbiden yatacak. Kesinlikle yorulmak yasak.Kendini koruyacak, dalak büyüyüp koruma bölgesinden çıktığı için; hiçbir yere çarpmayacak normal boyutlarına inene kadar, Doğal beslenecek ve hiç ilaç kullanamayacağı için, dışardan içeriye virüs taşınmasını engellemek için ziyaretçi kabul edemiyoruz. Enzimler en azından 30 lu değerlere düşene kadar. 

Bu memlekette  öpüşme geleneğinin kalkması gerekiyor bir, ikincisi en ufak bir ateşte kendi kendimize ilaç kullanmaktan vaz geçmeliyiz   üçüncüsü doktora kendimizi iyi ifade anlatmalıyız üç...
Bu hastalığın iyi tarafı bir daha hayat boyu bu hastalığa yakalanmıyorsunuz. Deli gönle teselli.

Biz tabi bunları yaşarken komik şeyler de yaşamadık değil. Gamse ilk gece, doktor aman sakın bir yere çarpma, kimse seni kucaklamasın bile deyince bunu kafaya taktı. Sabaha kadar , dalağım ağrıdı, ya çarparlarsa şöyle böyle dedi dedi sabah ilk iş olarak ben kahvaltısını önüne yerleştirirken masayı çarptım...  Hadiii batın ultrasonuna gitti. Allah seviyo beni, bir şey olmamıştı.Tabi bu şimdi komik geliyor,gülüyoruz.

İşte böyle  bir macera yaşadık, yılın ilk günlerinde...


 

Ne demiş Kanuni Sultan Süleyman; Olamaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi...