Bu sabah çok ama çok keyifli şeyler yazabilirdim,Mehmet Günyeli Sergisini,izlediğim filmi, Artık raflarda yerini bulan ve dün elime geçen ''İmza: Ben''i yazabilirdim mesela...Ben bunları yazarken de alttan alttan Göksel Baktagir kanun taksimi geçerdi, çayımdan bir yudum alırdım,hava da ne kadar güzel derdim.Çok mu garip olurdu,insanca olmaz mıydı?
Ama Kars'ta bir küçücük daha 9 yaşında bir çocuk,başını okşayan birine kandı ve vahşice öldürüldü. İki gün inşallah bulunmuştur diye kalktım yataktan. Ama umutlar boşa çıktı,ölü olarak bulundu ve o korkunç otopsi raporu da acıyı kat be kat artırdı.
Siyasi çalkantılar, saçma yasaklar her gün ortaya çıkan skandallar artık bizim için olağan haller ama bu çocuk ölümleri, tecavüzleri, bir türlü çıkmayan bununla ilgili yasalar artık sabrımızı zorlamakta,hatta zorlamasın artık çatlasın şu sabırtaşı...Çünkü; bu ülke çok yakında sokakları çocuklar için kurulmuş binbir tuzakla dolu bu dev bir çocuk hapishanesi olacak... Artık çocuğu korumanın yolu onu eve hapsetmek gibi görünüyor.Parklar,sokaklar, her türlü oyun alanı bir şeytan üçgeni gibi yutuyor çocukları...Keşke dev bir kütüphane dev bir lunapark olabilseydi ama değil ve de gittikçe çamurlara bulanıp ,batmamak için debelendikçe daha da batar olduk.
Maslow;''İhtiyaçlar Hiyerarşisi''nin en alt basamağına hayatta kalmayı koymuş. Yani bizim çocuklar henüz en alt basamaktalar...