Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

6 Ağustos 2014 Çarşamba

Boy verme oy ver

Ara vermişim yine yazmaya...  Ama blog benim sosyal platformlardaki ilk göz ağrım. Ocak ayında 9 yaşına basacak dile kolay. Bu blog vasıtasıyla hayatıma  unutulmaz anılar ve hep benimle olsunlar diyebileceğim arkadaşlar, dostlar katıldı.

Neyse dönelim neler yaptık neler ettik kısmına...

Haftada iki üç kez  Fenerbahçe Orduevinde havuz-deniz faslı yapıyorum.Hafta içi çok tenha oluyor. Bir çam ağacım var,erken gidip de onun altına yatamazsam gıcık oluyorum:)...Kitabımı okuyup,şezlonga yayılmak, sıcaklayınca havuza dalmak,akşama doğru deniz kıyısına inip ,Adalara karşı yüzmek en büyük keyfim. Denizden çıkınca da deniz kıyında yürüyüş,şu gördüğünüz zakkumun tam arkasındaki salıncalıklı kanepede ayaklarımı uzatıp şu manzaraya karşı  sallana sallana  geceyi getirmekle noktalamak günün altın vuruşu oluyor.


''Slyvia Plath Günlükler''okuyorum araya da romantik kitaplar attırıyorum,yazın ambiansına uygun olarak:) Geçen gün  '' Düğün Hediyesi''ni okudum mesela... Kızımız, köşesinde yazdığı yazı ile lokantısının batmasına neden olan adama, işe girdiği başka bir lokantanın mutfağında ,adamın kardeşine hediye deceği düğün yemeğinin hazırlayıcısı oldu tesadüfen:) Pek sevimli,pek romantikti. Düşünün uzanmışsınız kumasala, güneş damlamış içinize kulakların çınlasın Sertab Erener:)) hal böyleyken elinizde de bu romantik kitap,bir taraftan da buz gibi limonlu iceteanızı hört hört çekiyorsunuz( kabul edelim bu kısım romantik olmadı) şöyle yapalım o zaman, hafif hafif yudumluyorsunuz, o sırada damağınıza yayılan serinlik, kalbinize dolan sıcaklıkla hoş bir tezatlık oluşturuyor ay bu ne be...Hört hört çekmek daha iyi:))


Film derseniz valla ne kadar eski Yeşilçam filmleri varsa izledim bu ara, hatta bugün Türkan Şoray ve Kartal Tibet'in oynadıkları ''Vukuat Var'' ı izledim.Geçen gün de  Hülya Koçyiğit ve Engin Çağlar'lı ''Kınalı Yapıncak''ı izlemiştim.

Film kitap olayı bu durumda...

Kızlarım tatilden geldi, Naziş Cunda'da Zuz'laydı... Gündüz deniz sonra Cunda geceleri derken iyi bir tatil yaptı. Gamsegamse yakınlarda takıldı,''Büyük Ada Anadolu Klüp'' te kaldı bir kaç gün ama ben yağmur geliyo anonsunu yapınca koptu geldi:)
Madem kızlar eve toplandı ben de en sevdikleri pastayı yapayım dedim ve hemen bir mozaik yaptım. Bence en kolay ve en hafif pasta ve de  benim de en sevdiğim... İki paket pötibör büsküviyi hemen  ufaladım. Ufaladım dedimde çok küçük parçalara ayaırmadım. Bir buçuk su bardağı süt,üç çorba kaşığı şeker, ceviz kadar tereyağ ve üç çorba kaşığı kakaoyu bir kapta yağ eriyinceye kadar ısıtıp karıştırdım ve büsküvilerin üzerine döküp iyice karıştırdım. Sonra büyükçe bir buz dolabı poşetini yanlarından keserek açıp, bu karşımı üstüne döküp piramit şeklini verip ,sardım sarmaladım buzdolabının buzluk kısmına attım.


Pazar günü Cumhur Başkanlığı seçimi için oy kullanacağız. Diyeceğim  aşağıda gördüğünüzdür.





Hayde gittim ben...