Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

12 Kasım 2014 Çarşamba

aylar günler gelir geçer

Bir haftadır  yazmadıysam sebebi var çünkü niye çünkü; hiç aksiyon yok. Kolu sakatladık, rahatladık :)
 Kolum neyse ki iyi şimdi ama bi rahat durayım dedim... Sadece bir gün görümcelerimle okey oynadım ve tek kolum askıdayken bile  oyunun kazananı ben oldum :)Diğer günlerde evde, kitap, film, yemek, pasta yapma gibi etkinlikler düzenledim :)
Yeni yemeke denemeleri yapmadım bu ara klasikçiyim... Kuru fasulye pilav, lahana kavurması, zeytinyağlı pırasa gibi yemekler yapıyorum ki ev halkı meğer bunları daha çok severmiş.Yalnız geçen gün köstebek pasta yaptım. Senelerdir  ''Dr Ötker''in hazır pasta karışımlarında Nazlı görür, deneyelim der ama yok ben ay hazır pasta yemeyelim ben yapıcam size ondan der ekerdim. Yani bu köstebek pasta konusunda kendi çocuklarımı ektiğim kadar buğday ekeseydim zengin olmuştum.
O zaman hadi tatlı tatlı başlayalım...Tamamen kendi ölçülerimde ve doğaçlama yaptım çok ama çok beğendiler, bir gecede yel yuf ettiler pastamı o kadar diyeyim size...Belki güzel olur da sizinle paylaşırım diye hiç üşenmeden aşam aşama fotoğrafını çektim hatta son anda telefonum kitlendi, tabletimin şarjı bitti de kocam sağolsun o yetişti imdadıma...
Malzeme: 2 yumurta, 1 su bardağı şeker, 1 paket kabartma tozu ve vanilya, 3 tepeleme çorba kaşığı dolusu kakao,  1 çay bardağı sıvıyağ, 1 su bardağı süt,1 muz, alabildiğince un( ben un paketini elime alır silkelerim, elimde sanırsam bi terazi var :)...Bunlardan kek yapın anacım...
Benim acelem vardı, kızlar okuldan gelene kadar yapmak istiyordum o yüzden dr Ötker tavuk göğsü vardı evde, onu dışındaki tarife göre pişirdim, soğumaya bıraktım.Şimdi geri kalan kısmı resimlerle devam edelim.Kek soğuduktan sonra üstünden kapak gibi  1c kalınlığında kesin çıkarın... Sonra kekin içini kenarlardan iki üç santim kalınlık kalacak şekilde kaşıkla tırtıklaya tırtıklaya oyun...Çıkan kırıntıları bir tabakta biriktirin... Tabana çok inmeyin gözünüzü sevem keki delmeyin :) Taban kısmına dilimlediğiniz muzları dizin ve muhallebiyi üstüne yerleştirin.




Şimdii  o kestiğimiz kapağı üstüne kapatalım ve muhallebinin kalanını kekin üstüne sürelim. Ay hepsini içine doldurmadınız umarım :)Son olarak da bir kenera ayırdığınız kırpıntıları kekin üstüne serpişitirin. İsterseniz , son muhallebiyi biraz kakao ile karıştırın,böylece hiç boşluk görünmez. Ben bir sonraki yapışımda öyle yapacağım...





Hani evdeyim ya, işim bitince  böyle çaya büsküvi batıra batıra kitabımı okuyorum.Kitabımın arasına da Sittirella'nın  göndererek beni keyiflendiren ayracımı koyuyorum... Şuna baksanıza tıpkı ben :) Mutfakta yemeği pişerken kitabını okuyan, kahvesini içen bi kadınceyiz...




Artık her gün yazmıyorum ya izlediğim filmlerden hangilerinden söz ettiğimi karıştırıyorum. Dawton Abbey bölümlerini pazartesi günleri ekliyorlar, hemen izliyorum. Keşke geçen yıl dört sezonu birden izlemeseydim şimdi kedi gibi beklemezdim, pazartesileri...Bugün mutfakta yemek yaparken 7.39 Trenini izledim. IMDB puanı 7 nin üzerinde bir filmdi. Zaten aşağısını hayatta izlemem. Ancak çok tavsiye olursa falan... Tamam film güzeldi ma bu konu defalarca filme alındı, Mesela ben aynı konuya sahip onlarca film izlemişimdir. Her sabah  7.39 Trenine binen bir adamla kadının , adam evli çocuklu kız da bir hafta sonra evlenecek...Tanışmaları, birlikte olmaları aslında ikisi de kendi karısını, nişanlısını seviyo...Mutfakta olduğum için Türkçe dublaj izledim ki, hiç bir zaman tercih etmem...