Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

6 Nisan 2015 Pazartesi

öle işte

 Haftaya yine yağmurlu başladık İstanbul'da diye şakkadanak bir giriş yapayım :)
İyi haftalar olsun canım canım okuyucu... Bugün bizim pazarımız en çok da pazarcılar etkilenecek bu yağmurdan yoksa bana göre ne var  yaptım kabak biber dolmamı, penguen  dergileri vardı onlara baktım, tv de Ver Fırına^^ adlı yarışmayı izledim falan filan...






Bu hafta sonunun en kayda değer etkinliği herkesler evden gidince Naziş ile ikimiz evde yattık yuvarlandık, film izledik...-KIRIMLI- sonra karnımız acıktı dışarı çıktık, Üsküdar'da Derya&Deniz balık lokantasına gittik ana kız... Burası balık pazarı içinde önü balıkçı arkası ve üst katı lokanta olan bir yer... Eğer canınız şöyle balığa gömülmek istediyse tavsiye ederim... Yok ben manzara isterim, içki içmek isterim derseniz öle bişi değil anacım...Balığını yiyecen güzel güzel nasıl balık istersen hatta deniz ürünlerinden ne istersen de ye ama sonra hesabını ödeyecen gidip  kahveni Üsküdar sahilde içiçen...Biz de şöyle  yaptık, Yedik içtik, alışverişimizi yaptık, trileçelerimizi de alıp kahveye evimize geldik :) Bu triliçe çok kişi biliyordur zaten de üç sütle yapılan bir Balkan tatlısı... Anam bu sene  bi meşhur oldu, listesine almayan pastaneyi  ve de yemeyeni dövüyolar :) Üç süt : Keçi, inek ve manda sütü...Eğer bu sütleri bulabiliyorsanız yapımı çok basit... Mesela bizim burada bir mandıranın satış yeri var,orada ne sütü ararsan var...



Kitabım; Delice/Hande Altaylı bitti ama onu özlüyorum biliyor musunuz :) valla gülmeyin ya :)
Köyün en zengin adamının deli oğlu Kazım, köyün en çirkin,evde kalmış üstelik doğduğu gün köyü sel götürmüş, ebesi kör olmuş olan adı uğursuza çıkmış Meryem'e aşık olursa... Okuyun bakalım neler oluyo...


Bunun dışında iyilik sağlık diyecem de hiç hoşuma gitmeyen şeyler oluyor ülkede... Sen istediğin kadar hayatı kendine yaşanılır kıl ama ülkem dediğin yerde her gün ayrı bir hengame,hergün bir başka skandal yok kadın cinayeti yok yolsuzluk, hayvanlara işkence,yenildikleri karşı takımın oyuncularının otobüsünü uçurumlardan atabilecek kadar hırslı bir taraftar grubu, seni en mutlu gününde öldürücem diye yemin edip, düğününde halay çeken damadı arkasından vurup öldüren gözü dönmüşlük, öğrencilerinin önünde rencide edilmeye kalbi dayanamayan Halil Hoca , yemek yersin karşında aç bilaç vatansız kalmış Suriyeliler ulan demirden olsa dayanmaz yürek be...

Hadi şimdi sorun, mutlu musun diye... Yediğin içtiğin zehir, gülsen; gülümsemen yüzünde donar...Peki bizim günahımız ne... Sanıyorum gerektiğinden fazla rahat olduk, bize bir şey olmaz sandık... Ama bir tesellim var artık dibe vurduk artık hızla  yüzeye çıkarız inşallah ya da vurduğumuz yerden bir yarık açılır hepten gömülürüz...


Evet biraz dengesiz bir yazı oldu ama  ben de zaten biraz ayarsızım bilirsiniz... Karman çorman, sapdan samandan , dereden tepeden yazar dururum 10 yıldır...Artık idare edin bunca yılın hatrına :)