Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

13 Mayıs 2015 Çarşamba

Günler geçerken hayat akarken

ĞHayat öyle hızlı akıyor ki ne yaptığımı da unutuyorum artık...Eskiden her gün aksatmadan yazdığım için, sabah kalktım yeşil çayımı aldım elime der başlardım. :)

Bu haftayı hem hasta hem de hiç durmadan oradan  oraya koşturarak geçirdim.

İlk katıldığım etkinlik  Tavsiye Evinde katıldığım Mutluluk Kulubü yazarı Müge Çevik'in katıldığı " yazar ile sohbet"ti...Müge Çevik ile mutluluk öğrenilebilir mi üzerine konuştuk...14 kadındık ve 14 ayrı mutluluk felsefesi çıktı bu sohbetten...Bana göre mutluluk öyle peşinden koşulacak bir şey değildir... Gelsin o bulsun seni kardeşimmm. :)
Bu haftanın İkinci etkinliği ise yine Tavsiye Evindeydi...Yine bir " yazar ile sohbet" ti...bu kez ki konuk yazar ; 11. Baskısını yapmakta olan "Masal Terapi"nin yazarı Judith  Malika Lİberman'dı... O gün masal dünyasının içine daldık...Judith elindeki müzik aletinden çıkarttığı muhteşem tınılar eşliğinde harika masallar anlattı... Kitabı alıp elinize okuyup bir kerede bitirmeyin dedi... Oyunlu bir kitap bu...aklınızdan bir şey tutun ve kitabın bir yerinden açın masal cevap versin size.. Bunlar anlatılırken konuklar arasında kitabı okuyanlar kendi deneyimlerini paylaştılar... Ben de onları dinlerken yok artık bu kadarı da diyordum içimden...Sonra  dayanmadım  bizim evde çokça gündeme hetirdiğim bir konuyu tuttum aklımdan...Kocam  bu konuda bana hep akışına bırak derdi... Açtım bir sayfa, aynen şu satırlar vardı " akışına bırakın"Akşam herkes denedi ve çok şaşırdılar şimde  Gamsegamse ve Naziş ellerinden düşürmüyorlar...Fotoğrafta yanımda Judith var :)


Bu hafta beni en mutlu eden olaylardan biri de bu ay ki kitaplarımın kızlarımın hediyesi olmasıydı...Kargoyu  resmen parçaladım :) bu ay bana düşen sadece okumak yani...Çok ilginç bir kitaptan başladım...Gömülü Dev/kazıo İShiguro...
Yıllardır görmedikleri oğullarına kavuşmak için tehlikeli topraklarda yola çıkan yaşlı karı kocanın hikayesi...herkesin her şeyi hemen unuttuğu, yaşlıların elletinden mumların alınıp karanlığa mahkum edildiği  tuhaf bir yerden çıkarlar yola...kitap henüz bitmedi... O gördüğünüz suda limon ve kivi var...benim gibi su içme özürlüler için harika bir şey...artık günde iki litre suyu kana kana içiyorum...


kİtaplardan söz etmieye başlamışken okuduğum  diğer kitaplardan da söz edeyim biraz...
Andre Gide'nin Pastoral Senfoni'sini e- kitap olarak okudum...Bu arada epeyce zengin bir e- kitaplığım da oluştu...seyehatlerde ve yatakta okumalar için kullanıyorum...
Pastoral Senfoni adını Mozart'ın aynı adlı eserinden alıyor... Bir köy papazının acıyarak yanına aldığı kör bir kıza büyüyünce  hem oğlunun hem kendinin aşık olmasını  anlatıyor... Küçücük bir çırpıda okunabilecek bir kitap...iki gecede okudum...


 İkinci kitap; Sİzin Hiç Maviniz Var mı?/ Özge Uzun... Bir günde okuyup elimden bırakamadım...Haber spikeri olan Özge Uzun'un kendi özellikle de  özel bir çocuk olan Dağhan ile olan hikayesi... Dün karşılaştık kendisiyle kitabımı imzalarken sen bu kitabı okuyup bitirdiğinde ben yeniden doğacağım yazmış...okudum bitirdim ve ben yeniden doğdum...Böyle bir gücün hikayesini de herkes okumalı bence...

 Dün de Banu Tozluyurt'un Erbulak Sanat Evi bahçesindeki Banu'nun Dünyası adlı blogunun  10.yıl partisine katıldım...Banu; gerek blog yazılarıyla gerekse de verdiği seminerlerle bir çok kadına yollarında rehberlik ediyor...çok keyifli bir parti oldu ve bir doğum günü partisinden eli koçu dolu olarak ayrılsn konuklar olarak da tarihe geçtik  :)
Parti bugün Kanal D habere de konu oldu...


Hayde artık yeter Survivor başlayana kadar akşam yemeğimizi yiyelim   :)

Not: Martı Dergisindeki yazılarımı buradan okuyabilirsiniz..Tık