Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

12 Ağustos 2015 Çarşamba

Islak Çoraplar

Memleket gündemi gibi uzun sıcak yaz bitiyor...Ne kadar da önümüzdeki haftanın yılın en sıcak günleri olacağı söylense de bugün bizim evin üstünden geçen leylek sürüsü yaklaşan sonbaharın habercisi...Pazartesi iş başı yapacak olan kızlarım da aynen öyle sonbahar habercisi gibiler.. öğrencileri için yeni eğitim öğretim yılına ön hazırlık yapacaklar şimdiden...


Limonata gibi olan çocukluğumuzun serin yaz akşamları artık yerini gece olunca daha da ağırlaşan, nemli, yapış yapış bir havaya bıraktı . Uzmanlar artık küresel ısınmanın bittiğini dünyanın artık küresel soğuma dönemine girdiğini söylüyorlar gerçi  ama bence en iyisi normal iklim şartları tabi...
 Biz tatil sonrası yaz akşamlarının ağırlığını kah DSİ Çamlıca tesislerinde ağaçlar altında, havuz başında oturarak, dost sohbetleriyle hafiflettik kah da "Bağlarbaşı Kahve Dehası" nı mesken tuttuk...yemin ederim orada esen rüzgar hiç bir yerde esmiyor...En sıcak akşamlarda bile sırtımıza şal istemek zorunda kaldık...

Bu yaz kitap okuma konusunda en tembel dönemimi geçirdim. Bilmiyorum neden ama hayatımın belki de en az okuma dönemiydi diyebilirim...ve de en az film izleme...Çok keyifli bir yaz değildi... Her sabah acaba yine ne oldu, yine kimlerin canı yandı, hangi ocaklara ateş düştü diye korka korka tv açtığımız, yaptığımız her güzel şeyden vicdan azabı duyduğumuz, lokmalarımızın boğazımıza dizim dizim diizildiği bir yaz oldu.

Sosyal platformlarda hesabı olanlar bilir. En çok bilenler, en çok ben üzüldümcüler, sürekli  ellerinde değnek, had bildirenler, her durumdan kendilerine vazife çıkaranlar, sanırsınız her yerde gözü kulağı olanlar, her haberi ilk benden duyun, illa   Da benden duyun dercesine her an tetikte bekleyenler, her türkü kaostan beslenenler zaten sıcak olan gündem ateşine birer kucak odun da onlar attılar, atmaktalar...Böyle durumlarda vınlıyorum oradan... 

Bu uzun sıcak yaz gecelerinde uyguladığım bir yöntemle bitiriyorum bu daldan dala yazıyı..
Bir kaç kez bir yerlerde rastlamış okumuştum da yuh ya bu ne demiştim. geçenlerde yine çıktı karşıma... sonra da aklıma yattı...nasıl kışın üşüdüğümüzde ayaklarımız ısınmadan vücudumuz ısınmıyordu, bu da böyle  bir şeydi..Üç gecedir uyguluyorum ve çok ama çok faydasını gördüm ve de mis gibi uyudum...
Yöntem şu, gece yatarken ayaklarınıza ıslak çorap giyiyorsunuz...Bİ yarım saat kadar yatıyorum, sonra tık tık hiç kalkmadan yerimden ayaklarımın yardımıyla çıkarıp, atıyorum yataktan...bi deneyin ama sonucu da bana mutlaka yazın...
Haydi gittim ben kalın ferah ferah