Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

17 Eylül 2015 Perşembe

Vicdan

Yemek yiyorum, pişiriyorum, film izliyorum,kitap okuyorum yani gündelik yaşam devam ediyor...Ama aklımın kıyısında şu fotoğraf şu fotoğraftaki o bakış, bir babanın ümitsiz bakışı, o doktorun duygudan yoksun sesi, bir annenin ağlayışı...

O yüzden bugünün kelimesi vicdan...

Dünya herkese yetecek kadar büyükken, hayat bu kadar kısayken ve sonuçda hiç birimize kalmayacakken, kahvenin kokusu bu kadar baş döndürücü, çikolata bu kadar lezizken, şarkılar söylemek bu kadar güzelken, güneş böyle güzel  parlıyorken hepimizin derdi bu olmalıydı. Bu yaşamın tadı çıkmalıydı, olabilirdi ama içimizde biraz ya biraz vicdan olabilseydi...
Bu ülkede ;bir kaymakam yanına canlı yayın kameraları alarak oğlunun şehit haberini vermek için bir ana babayı yataktan kaldırdı. Bir doktor üstelik de bir kadın doktor, bir babaya - amcaaa, kızın baygın değil ölü ölüüü diye bağırdı, kurtaramayız, boynu kırılmış dedi. üstelik de o an içeride arkadaşları hastayı kurtarmaya çalışırken, duran kalbini çalıştırmışken, hasta hala yaşıyorken... Artık boğulmak istemiyoruz diyen Suriyeli Mülteciler sınır kapısına yığıldı, çocuklar hariç hepsi açlık grevinde... Esenler oto garı ana baba günü ama onlara bilet satışı yasak, yürüyorlar ...yayan, yapıldak...Macaristan olmamıza çok bir şey kalmadı.

O kaymakam Türk, o doktor Türk,  o botlarla onları binlerce  liraya karşıya geçirmeye çalışan insan tacirleri Türk, o adi can yeleklerini satan, piyasaya can yeleklerini yetiştirmeye çalışanlar Türk...

 Hani çok gurur duyuyoruz ya milliyetimizle önce bi insan olsak, biraz vicdan sahibi olabilsek...