Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

2 Aralık 2015 Çarşamba

Aralık

Çok sevdiğim, en sevdiğim mevsim olan sonbahar; bu sene bana teğet geçti. Filiz'in hemen ekim başında hastalanması ve bu sürecin hala devam etmesi nedeniyle hemen hemen tek gittiğimiz yer hastane oldu.  Gitmediğim günlerde de genelde evde kitap okudum, film izledim.

Aralık bizim ev için; kutlamalarının olduğu ve  çok hoş vakitlerin geçirildiği bir ay...Evlilik yıldönümü, kocamın doğum günü, yılbaşı ağacını kurmak,sabah hava henüz aydınlanmamışken, herkes uyurken ağacın ışıklarını yakıp kitap okumak,yeni yıl hediyeleri seçmek, yeni yıl hediyeleri getiren kargolar,evi zencefil ve tarçın kokutan yeni yıl kurabiyeleri, kokinalar, nergisler, ışıl ışıl vitrinler, ordan burdan önüne zıplayan noel babalar, noel filmleri çıkmak için yeni yılı bekleyen kitaplar ve gelecek yıla dair umutlar.
 Her yıl olduğu gibi  bu yılda yeni yıl ağacı kuranlar ve bunun günah olduğunu söyleyenler arasındaki atışmaya da hazır olalım...Bu bile beni çok eğlendiriyor. Kimsenin ne yaptığına, yaşam tarzına karışmasak da  güzel güzel yaşayıp gitsek olmaz...Rahat ve huzurlu bir yaşam bizim millet olarak totomuza batar afedersiniz...Bu, BBG evleri falan niye izlenme rekorları kırıyor sanıyorsunuz. Çünkü; bayılıyoruz başkalarının hayatını izlemeye...Biz büyümedik mi elalem denen öcünün korkusu ve baskısı altında...

Şimdi gelelim filmlere kitaplara...
Kitap; Murathan Mungan'ın Harita Metod Defteri hala elimde... Zuz, buradayken pek okumaya zaman bulamadım çünkü...


Dün  bütün gün temizlik ve yemekle geçince akşama doğru Allah sizi inandırsın pert olmuşum, çayı demledim, yanına da peynir ekmek aldım... Gönül isterdi ki biri olsun bana bir yorgunluk çayı demlesin, yanına da yakışacak bir şeyler koysun ama ne gezer üstelik ne yemek var diye arayan Gamsegamse yaptığım yemeklere bile burun kıvırdı.Halbuki lahana kavurmam şahane olmuştu yanında mis gibi yayla çorbası vardı üstelik tatlı bile vardı ama yine de cazip gelmedi...Ben de acılı, kıymalı, bulgurlu lahana kavurmamı aldım elime günün mana ve ehemniyetine uygun bir film izledim. Filmim, evlere temizliğe giden bir erkek temizlikçinin hayatı olan "Toz Ruhu" idi...Yerli sinemadaki erkek oyıncu geleneğine eleştirel bir bakış açısıymış...Altın Koza Film Festivalinde  en iyi erkek oyuncu be en iyi film ödülü almış.
Dün gece içtiğim çaylardan mı yoksa gün içindeki yorgunluktan mıdır bilmiyorum, hiç uyuyamadım...Baktım yatakta uyumak için debeleniyorum, tepineceğine salona git dedim kendi kendime.  Televizyonu açtığımda; geçen bölümünü izlemediğim Hatırla Gönül vardı, onu izledim. O bitince şimdi adını hatırlamadığım bir film izledim. Sevgilisi ve karısı birbirlerinden habersiz olan bir adam cart diye ölünce sevgili olan kadının adamın karısına desteği konuydu...Uyumakla uyumamak arasında izledim.Baktım uykum geldi hemen yatağa koştum. Sanki beş dakika falan uyudum ve gözlerim pırt diye açıldı, yeniden salona geçtim orada biraz dalmıştım kiiii, sabah ezanı okunurken filmde çalan telefonu bizim telefon sanarak heyecanla uyandım. Berbat bir geceydi anlayacağınız.
Neyse sabah daha iyiydim.
Aralık ayının ilk yazısını da yazmış oldum...
Mutluluğun kapısı aralıktır. Hoşgeldin ARALIK...