Kahvaltıdan sonra, Naziş, kocam ve ben karşıya geçtik...Tüm Anadolu yakası da bizimle geçmiş olacak ki, her yer çok kalabalıktı... Vapurlar, yollar, yemek yediğimiz yerler her yer kısaca... Tüm İstanbullular kucaklaştık , bayramlaştık anlayacağınız. Yani iyi ki uzun tatildide, gidenler vardı.
Önce kuzenlerle kaynaştık, yedik,içtik gülüştük, kutlaştık... Sonra biz üçümüz, Çukurcuma, İstiklal caddesi, Atlas Pasajı gezdik, kocamın çok kötü fikir, çok kötü fikir nidaları arasında... Adam kalabalıktan nefret etti, ama bu kalabalığa üç kişilik de olsa bir katkımız olduğunu unuttu:))
Santa Maria Kilisesi
Akşam çayımızı eski Lebon, sonra Markiz pastanesi olan şimdilerde ise yemek klübü olan yerde içtik. Neden her şeyin aslını bozarız anlamam. Seramik panoların hatrına uğrarım ara sıra... Kapıdan içeri girip sadece bunların resmini çekenler bile var... Orient Ekspres ile İstanbul'a gelirken yaz panosu yolda kırılmış. Kış panosu da kaldırılıp yerine bir ayna konmuş( belki de tam tersiydi)... İlkbahar ve sonbahar var... Ben sonbahar panosunu çok severim.
Tünelden Karaköy'e indik. Balık pazarından geçip motora binip, Üsküdar'a geçip eve vasıl olduk. Evcağızım evcağızım, sen bilirsin halcağızım dedim...
Hadi şimdi biraz da kitap okuyalım.
Ne güzel yapmışsınız :)
YanıtlaSilBen de bugün kalabalığı görünce iyi ki tatile gitti millet dedim :)Lâle ben de sinir oluyorum Markiz'in yeni haline, yazık valla. Amin Malouf'un yeni kitabı çıkmış ya hemen kulaklarını cınlattım bilesin ve de öptüm
YanıtlaSil